KÜTÜKNAME ÖNCESİ NEŞRİYAT
Kaçak kök salmadık toprağa
duble kat çıkmadık yolgeçen hanına boyun eğmedik sapı bizden baltaya zehir kusmadık göklere zıkkım akıtmadık pınarların suyuna yuva olduk uçan kuşa gölge olduk koyun kuzuya set olduk delice akan çaya, sele perde olduk deli rüzgâra bazen yurt yuva bazen konaklama yeri bazen otlak bazen avlak hiç kalmadık cıscıvlak kışları beyaz gelinlik baharları bindallı giyindik takımız hiç eksik olmadı boynumuz, kolumuzda sırtımızı dönmedik ne ovaya ne dağa hani ozanlar der ya, “değişmem saçının bir telini dünyaya” aklı olan değişmez bir yaprağımı hazineyi Karun’a ben ki olmaz isem kel başa benzer dağların tepeleri yanardağ eteği vadiler, ovalar… benim yasım sürer dallarım yanana kadar ya göklerin yası?.. sürer kıyamete kadar bin düşün, bir vur baltayı İbrahim ŞAHİN |