Yıldız Yokuşunda…
sensiz sevgiler böyle,
şu yıldız yokuşunda. beklerken gün de battı, zifir geceye döndü. cümle umutlar söndü. yoksun sokak başında, şu yıldız yokuşunda!.. biri sana benzedi, kimse bakmadı bile, başı öne eğikti, bir kez gülmedi yine. bitap düştü bedeni, dinlendi, bekledi, son kaldırım taşında, şu yıldız yokuşunda!.. kimdi, neydi, nasıldı? nerede, gelmez giden? burda eşya kıymetli, insan değersiz, neden? bu şehirde insan! akıbeti meçhulden? çınlattı kulağını, sildi yazdıklarını. anlattıkça ağlattı, kaldırım taşlarını. tan vakti ağarırken, hayal, meyal, uykulu, gördü bakışlarını. bir daha beklemedi, zorlu yokuşlarını. adını da unuttu, bilmem kaç yaşında, bütün seremoniler tükendi bakışında, şu yıldız yokuşunda!.. telgraf tellerine tüneyen kuşlar gibi, dizilmiş herkes safa. sanki bir veda bekler, şu son istasyon daha? Emircan hayal şunda, şu yıldız yokuşunda!.. 14.2.2024 Emir Şıktaş |