ALTI ŞUBATAnlatması çok zor nasıl bir şeydi... Gelmesin öyle bir an altı şubat. Kıyamet mi idi bilmem ki neydi... ? Şehit oldu yüz bin can altı şubat. Asrın felaketi koyduk adını ! Feryat, figan ettin kızı, kadını ! Bunca can yakmanın alıp tadını... Oynadın mı çalıp çan altı şubat. Tam on bir şehire dikip gözünü... Yaktın milyonların yufka özünü. Yüreğe koyduğun hasret közünü... Söndüremez hiç bir fan altı şubat. Körpe kuzu gibi melendi o gün ! Bedenler enkazla belendi o gün ! Yer küre kalburla elendi o gün... Koymadın yıkmadık han altı şubat. Avam uykudayken gelip çöktüğün, Tatlı rüyasından alıp söktüğün, Yıkık binalardan yere döktüğün... Kurumadı halâ kan altı şubat. Yerinden oynatıp bin yıllık taşı... Hüzüne buladın yenilen aşı. Merkez üssü seçtin bizim Maraş’ı... Bir daha yapma haaa lan altı şubat. Önce uğultular geldi derinden... Sonra yer oynadı sanki yerinden. Çok yorulmuşsun sen belli terinden... Böyle mi alınır şan altı şubat. Sözlerle getirem desem de dile... Asla anlatılmaz çekilen çile. Faydan çıkan gazlar ağartsa bile... Kapkaraydı o gün tan altı şubat. Demir, çimentodan çalan mı suçlu ? Buna izin veren falan mı suçlu ? Beş gün arabada kalan mı suçlu... ? Halimize sende yan altı şubat. Cumali düşmüşüz kedere, gama ! Yırtılan duygular tutmuyor yama ! Deprem HAKK’tan geldi biliriz ama... Besleyemem iyi zan altı şubat. |