SIR (Bu senin şiir`in)
Sana bir sır vereyim dost! bir sırdaşa muhtacım
Bu sır, bu şiir`de gizli vermeyesin ellere Ekmekle suyla doymadım yüz yıl geçti çok açım, Onurum müsade etmez uzatılan ellere Ağlasakda gözde yaş yok,konuşsak dilde söz yok, Ahlak evrimler geçirdi,insan çok ama öz yok, Abuk subuk bir alem ki,gerçeği gören göz yok, Kör kuyular ses vermiyor,bağırsakta bin kere Ne derya`da bir gemi, ne sarayda "emi"miz var, Yakın yok, uzaklar çok, ne sohbet ne cemimiz var, Hadis çok, ayetler az, imamsız çok camimiz var, Yetmiş iki dilde bilsek,muhtacız meallere Yar göğsünde pişen kahve bize içirdi zehir, İki döl koca cihana, hudut çizmiş çift nehir, Hasan Sabbah`lar sinsice dans eder titrer şehir, Miras yedi küreseller üşüşürler "Üs"lere Boz heykeller gibi çıplak ve de anadan üryan, Ortalıklarda kalmışız,sahipsiz sabi sübyan, Sabri`nin son dakikası,hadi yüreğim dayan!, "La Havle" kesmiyor artık,teselli Elemtere(!) Aydaki lekeler gibi siciller lekelendi, Pandeminin mirasları kanımıza eklendi, Hem Nükleer hem de Atom kıçımıza kitlendi, Cehennemden bile beter,götürüyor bir yere Gaipten sesler gelip,ayar verir beynimize Tevratla İncil iç içe hükmeder dinimize Sodom hastalığı sızdı insanlık genimize, Homo sapiens`lik "aut","in" girdi tercihlere Dali bıyıklı Baronlar gezerken Ekvadorda, Sapık Baronlar mekanı Okyanusta bir ada Orta doğuda her saat yaşanır İntifada, Birleşmiş Milletler nere,insan hakları nere? "Geber ulan!"denmiş gibi sus pus olmuşuz hani, Hak isterken haksız eder,terazideki cani, Meymenetsiz üç beş puştu,vursamda girsem yani, Gözüm kırpmam,vicdan yapmam,gitsemde sürgünlere Onuncu koyun Ozanı Karapece |