ÇIKMAZLARDAN ÇIKMAK İÇİN
Çıkmazlardan çıkmak için bulduğun ilk kapıyı aç
Ve dışarıya doğru nefesin kesilinceye kadar koş. Sonra beslendiğin asıl kaynağı takip et. Doğuya, inadına doğuya koş. Ve göreceksin güneş en güzel haliyle doğacaktır. Ama önce güneşin batmasını seyret. Sonra gözünün önünden perdeleri kaldır. İkiliği, çokluğu bırakmayı bil, Bire gel, bir ol, Yık içindeki putları, Yönel hakikat çırasına, Ve göreceksin ki orda aslında değer verdiğin birçok şeyin değersiz olduğunu… Bu yol erdem yoludur. Herkesin harcı değildir bu yol. Nice insanlar bu yollarda helak oldu gitti. Menzile varan çok az insan vardır. Dergâhta yürek pişmeyince beden cehennemde yanar. Ham olan yanmadan pişmek ister, Oysa yanıp sonra pişer insan. Ve erdemle piştikten sonra, Buharlaşarak aşk yaşanır hale gelir. Bu yolda yoruldum demeyeceksin. Gideceksin. Yorulacaksın, Kahrolacaksın, Yanacaksın, Perişan olacaksın, Ama sen gideceksin inadına. Bu han yine bizimdir, Hancı da biziz, Yolcular değişken. Kalana da gidene de selam olsun. Zaten sen hakikat sırrına vakıf olunca, Giden de gelen de bir olur, Zengin de fakir de aynı çıplaklıkta olur, Ve sen ey hancı, gün gelir senin hanın da yıkılır, Ve sen ey mezarcı, bir gün senin de mezarın kazılacak. Eğer varırsan menzile, Uzakla yakını bir göreceksin, Doğumla ölümü bir bileceksin, Acıyla sevinci aynı potada eriteceksin, İşte o zaman sen ben olacaksın, Ve ben sen olacağım, Yani anlayacağım, Senlik benlik kalkar ortadan. Bir küçük kıvılcımla ne sen kalırsın ne de ben. 31 Mart 2016 |