CANÖZÜM
Varlığın bir tutam tuz, yokluğun tuz gölüdür;
Ölümüne sendeyim sanma gönül hevesi; Hicran dolu bahçemde, kederin bülbülüdür; Elbet hicaz makamı, duyulur hasret sesi; Görmesem delirdiğim, görünce şad olduğum; Ya güneşin doğması ya da mehtap bakışın; Hayallere sığınıp, düşlerde kaybolduğum; Cemaline dünyayı, bir gülüşle takışın… Aklım sende fikrim sen, dilimdeki zikrim sen; Günüm bizimle başlar bizimle biter vakit; Yıllarca aradığım, yurdum olan şehrim sen; Bozulmaz ömür boyu mühür vurulan akit… Adını besmeleyle anmasam günahımdır; Varlığına bin şükür diye açılır elim… Geç buluşum ne yazık düne dair ahımdır; İki hece isminle bayram ederken dilim… Ben ki seninle doğdum, sensizliğe muafım… Eksik olma denir ya, eksik olma canözüm… Ben ki bir delirmişin, aklı kadar tuhafım; Tutundum ellerine, sen kaybolma canözüm… Seni bastım bağrıma vatanımsın diyerek; Gönlümün kalesine ‘yar’ bayrağı dikmişim; Sol döşümün altında, yatanımsın diyerek; Yürüdüğün yollara ıhlamurlar dikmişim… Dinlediğim şarkıdan, hep seni duymalıyım; Hep seni anlatmalı, notalar sıra sıra; Nakarat mısraların emrine uymalıyım; Kimi gün başkentimsin, kimi günde Ankara… Ali ALTINLI – 11.01.2024 Saat: 16:17 |