Benim Dava'm
Koca kulaklarında sağırlık ağırlıkları
Gerekmiyor onların O’na tanıklıkları Seneler boyu inkârla yanılttıkları Kimisi haramdan dul, kiminin nemrutlukları Nerede onların mahşer günü aradıkları Dünyada arayıp da bulamadıkları Neydi acaba onların kul olamadıkları Arasa da kimseye adres soramadıkları Ki burada sizin inkâr sizi hünkâr edecek Kal-u Bela’daki söz unutulup gidecek Ki kendide biliyor bu hayat bitecek Yokluğa güvenerek varlık inkâr edilecek Arkanda ne var neye güveniyorsun Kendini yücelterek yerde sürünüyorsun Sanki benim karşımda bana bürünüyorsun Ateşlerin içinde buradan görünüyorsun Bu mesele ancak ve ancak bir tebliğdir Sana kanıta gerek yok, yanıtları delildir Sadece bildiğiyle yetinenler fakirdir Sanma inkâr bembeyaz, akıldaki bir kirdir Gözleri gülüp geçer görseler bir muttaki Bilmiyor ki onlar gibi cehennemde alttaki Ne söylüyor sana cemaatte ilk saftaki Allahu Ekber bundan sonraki mahşer... Sebeplere inandınsa sebep yaratan kim Hiç dedin mi Ya Rabbim, sıratal müstakim Yüzsüzce nazarına hidayetler bekledin Her günün hesabına günahları ekledin Sorular sormaktan öte tek bir cevap bulamadın İnkarına güvenerek hiç yerinde duramadın Kuran’ı saat gibi baş ucuna kuramadın Sabah ezanlarını hiçbir sabah duyamadın Dur da bir düşün artık neden hep böyle oldu Akıldaki kıyamette sanki sular duruldu Keyif çatılan yerde elbet ki biri yoruldu İnanç sade akla değil kalplere de vuruldu Dinde hiç zorlama yok alabildiğine hürsün Ki şunu iyi bil, Düşünebildiğin kadar özgürsün Ya burada yanacaksın ya da ahirette Ölmeden ara bul kurtuluş taharette... Rabbin senin nefsine alabildiğince al demiş Nefsin buna cevaben ne olursa ver demiş Rabbin Kuran vererek hudutlarını bil demiş Senin dediğin tek kelam söyle bunu kim yemiş Sana tek bir cevabım La İlahe İllallah Senin geldiğin son olsa olsa girizgâh Kendini sanıyorsun bu yollardaki agah Kah düşeceğin ateşten habersiz bir odun! Bilmedi bilemedi bilirsin İbn-i Sina Bütün maddeyi bildi, kalmadı kalbe ima Görmedi kâinatta Rab’inden bir sima Aklındaki fikirde giriştiği bir cima Sana diyeceğim o ki bir hadis gereğince İnsan akıl denilen ateşlere düşünce Neyi arıyorsan sen kendinin peşindesin Ya o nefsin kölesi ya da efendisisin. Oduna bir müşteri arıyorsan ateştir Ateşin ateşi suya doymak demiştir Attığın her bir adım ötekine bitiştir Dünü bugünle bir olanlar halt etmiştir Sanki beynimdeki fikir kazanlarda kaynıyor Ayaklarım ateşte olsalar da yanmıyor Kimse tek bir damla gözyaşını dökmüyor İnkârın köklerini toprağından sökmüyor Elbette ki kullarının birçoğu delalette Sığındıkları verdiği o yüce rahmette Ne kadarda sabırlısın Allah’ım Azıttıkça azıttı şimdilerde kulların. Korkularım yaktı avuçlarda kül oldum Kaybolunca kendimi arayıp sende buldum Aciz bir kaç damlayı pırlanta gibi sundun Her bakışta, bakışa başka bir bakış oldun Zıddını bulamayan inkârlarını etmiş Önüme bir sürü safsatalar getirmiş Sorsan ki bütün fen ilmini bitirmiş Aklına güvenenler aklını mı yitirmiş? Düşününce düşünce inkârsa Hakk’a Dedim ki böylece ihanet etti akla O kadarda düşündüm kalmadı dilde bakla Dedim ki Oğuz artık salâvatla rahatla! Son nefeste sordular bunu neyle tükettin Son nefeste neyse onunlaydı, O’nunla! Burada sefa sürenin, oradaki durumda Hep bir yalvarış hep bir yakarış hâkim Düşündüm de buranın zıttı olsa o dünya Burada cefa çekenin orda servet lenduha Etmiyorum kimseye kimselere beddua Gözlerimi kapatıp dalarken rüyalara Takılıp düşerim hatıralara... |