İNCEÇAYIRLI GAZİ ÂSIM
Daha tıfılca, on sekiz yaşında,
Yaz değil ilkbaharının başında, Zerre değişme olmadı kaşında, Daha tıfılca, on sekiz yaşında. Yozgat ili, İnceçayır ocağı, Daha hissedilir ana kucağı, Hasan baba yol gösterir Asım’a; -Yeni mekân Gelibolu otağı. Hem boylu bosludur Asım bu yaşta, Seçilir birliğinde de en başta, Çavuş Asım olur, sancak verilir, Sancak çavuşu olur, bu savaşta. İngilizler pusu kurar Birliğe, Etten yumruk olur Bölük dirliğe, Mermi biter, şehit olur yarısı, Esir olur Asım da bu şerliğe. Bir şey yapıp sancağı gizlemeli, Suya girip düşmanı izlemeli, Sadıkla Haydar korudu Asım’ı, Düşmanı ölümüne gözlemeli. Çok ağırdı Asım’daki emanet, Kalanlar gösterdi büyük metanet, Belinde gizledi Asım, sancağı, Geçse düşmana, olurdu ihanet. Şanslıydı çarıklı olan ayaklar, Hepsi de açlıktan neler sayıklar, Canlı gelen bir katırı, Bölük; Eti kemiğinden çiğ çiğ ayıklar. Asım Çavuş suyu geçti ölmeden, Giremedi parolayı bilmeden, Boşa atış yaptı nöbetçi asker, -Almam, dedi, komutanım gelmeden. Atışla, komutan geldi kapıya, Aldı Asım’ı ağaçtan yapıya, Alnından öptü Asım’ı çokça, -Sahip çıktınız bu kutsal tapuya! Asım Çavuş, vicdanı hür yaşadı, Onunla Türk milleti gür yaşadı, Ebediyen şeref bulduk, şan bulduk, Hür yurdunda EŞREFÎ pîr yaşadı. EKREM GÜRER (YOZGAT 2001) |