ŞEHİT MOLLA MEHMET KARAYILAN
Kürt Elif mezrasında bir kel çadırda doğdu,
Adım olsun dedi babası, adını koydu, Kılıçta da, dövüşte de ustaydı babası, Soyu, bölgede nam vermiş Atmalı Boyuydu. Adı da, soyadı da, lâkabı da babadan, Üstüne yiğitliği verdi yüce Yaradan, Kurtuluş Savaşı devam ediyor hızıyla, Gönüllü seferberliğe girdi Malatya’dan. Erzurum cephesinde gösterdi başarılar, Kâzım Karabekir’den almıştı madalyalar, Cephede yaralandı, gazi olmuştu Mehmet, Hemen Malatya Hastanesine kaldırdılar. Kabalar Oymağı’nın başına bey seçildi, Bir haber üzerine Pazarcık’tan geçildi, Halk düşmanı eşkıyayı yakaladı orada, Eşkıya Bozo, ağaçta hesaba çekildi. Dört bir yanda hâlâ devam ediyordu savaş, Koymuyorlardı her tarafta taş üstünde taş, Karabekir Paşa telgraf çekti Mollaya, “Antep’e sokma düşmanları, Kilis’e ulaş.” Emir, görev dedi Molla Mehmet, bu habere, Seksen iki arkadaşla yine bir sefere, Sattı tüm mallarını, silah ve erzak aldı, Ta güneyden girdi, Fransız denen kefere. “Sattın savdın malı mülkü, gidersin nereye?” Söylenir Ayşe anne; ‘oğlum delirdi’ diye, ‘Düşmanın yaptığını bir bilsen anacığım, Mal- mülk şurada dursun, sen de giden cepheye.’ Gece, Karabıyıklı Köyünde kurdu pusu, Çil cücüğü gibi oldu Fransız ordusu, Esir alındı elli kadar düşman askeri, Aynı soydandır Rum’u, Ermeni’si, Pontus’u. Ne varsa yedirdi esirlere Molla Mehmet, Süt içerse süt veriyordu, et yiyorsa et, Kaymakam Bey emaneten esirleri aldı, Yayıldıkça yayıldı, namını duydu Antep. Yabancılar bir yanda, hainler öbür yanda, Huzur vermiyordu eşkIya bağda, bayırda, Tam yetkili kılındı Molla Mehmet devletten, Eşkıya Kel Ahmet’i köyde astı, ağaçta. Elmalı, Ağcakoyunlu, or’dan Nizip Yolu, Mağarabaşı, Kurbanbaba ve İkizkuzu, Yaralı Norman kaçtı, hanımı esir düştü, Perişandı nihayet, Fransız katar kolu. Tam iki ay boyunca esir kaldı hanımı, Teslim etti gitmeden, Norman’a hanımını, Karısı: “Hanımefendi gibi davrandılar”, Silah, mermiden gayrı almadı yardımını. Sandı ki Molla Mehmet, düşmanlar kaçıp gitti, Oradan mevziini, değiştirmek istedi, Çitten geçerken göğsüne, saplandı kör kurşun, On dokuz arkadaşla, o da artık şehitti. Binlerce şehit verdi, bu savaşta Antepli, Düşmanları kovdular, yurtlarından temelli, Son cephesi, Sarımsak Tepe oldu Molla’ya, Şahin Bey gibi, şehadet şerbetini içti. Tek başına bir orduydu, hainlere karşı, Molladaki vatan sevgisi aşmıştı arşı, Onun da yiğitliğindendir İstiklâl Marşı, EŞREFÎ de kurbandır yurt sevenlere karşı. EKREM GÜRER (YOZGAT 2001) |