KINALI HASANLARDaha yeni girmişti, on sekizine Hasan, Bir tıfıl delikanlı, şehit babadan kalan, Asker gerekti, çünkü, kan ağlıyordu vatan, On beşinde bir Melek kıza sözlüydü Hasan. Akça Kadın derlerdi, bir Hatice anası, Kocası şehit olmuş bir de büyük ablası, Kolay değildi amma mecburdu ayrılması, Bekliyordu onu da, vatanı savunması. Sanki bütün Hasanlar kınalıydı Allah’tan, Yozgatlısı, Tokatlısı, hepsi vatana kurban, Geçtiler anadan, babadan, kardeşten, yârdan, Geçmediler, sadece ve sadece vatandan. Hiçbiri bilmiyoydu, niye kına yakılmış? Her cephenin gülleri Kınalı Hasanlarmış, Koç gibi, gelin gibi sevdiğine adanmış, Hasanlar analardan birer işaret almış. Aynı hisle sorarlar, Hasanlara subayı: -Ananız neden çaldı, başınıza kınayı? Hiç kimse anlayamaz o kınalı kafayı, Mektup ile sorarlar, hepsi arar anayı. Çanakkale bir başka, Gelibolu bambaşka, O Kınalı Hasanlar, bir geldiler ki aşka, Yoktu başları kınalı, Hasanlardan başka, Sanki yarışıyorlar, savaşta da en başta. Kiminin kardeşi küçük, kimisi de tekten, Çekinir mi Hasanlar, böyle kutsal bir yükten, Sanki haber gelmişti;-Çabuk-diye cennetten, Ümitliydi Hasanlar, Hakk’tan ve gelecekten. Kiminin babası şehit, kiminin ki yaşlı, Kimisi ela gözlü, kimisi kara kaşlı, Hepsi kartallar gibi, hepsi aslan bakışlı, Arkadaşlar içinde, Hasanlar aynı başlı. Daha çocuk denecek yaşlardaydı Hasanlar, Bu vatana izin almadan ayak basanlar, Çanakkale yerleri olacak, kan kusanlar, Canavar ruhludurlar, yalnız şeklen insanlar. Bu düşmanlar var ya, hepsi de geri zekâlı, Gelmişken Hasanlardan derslerini almalı, Zaten hepsinin de ataları vesikalı, Türk’e, müslümana karşı hepsi birer zanlı. Ağır başlı, güler yüzlü hem açık sözlüydü, Kınalı Hasanlarda daha neler gizliydi.. Hepsi aynı boydaydı, hepsi aynı bezliydi, Kınalı Hasanların hepsi candan tezliydi. Hasan’a anasından mektupları da geldi, Lâkin mektuptan önce düşmandan kurşun geldi, Gökte yağmurdu kurşun, kanlar yerde seldi, Hasanlar cennete kınalı başlarla geldi. Yazıldı yazıları Gâlû Belâ’da Hakk’tan, Aylar, yıllar değil asırlar geçse aradan, Kullar unutsa bile, unutturmaz Yaradan, Şehitler kervanına katıldılar sıradan. Anaları anaydı, düşman büyük belaydı, Koç gibi yiğidine yaptığı koç kınaydı, Hasanlar, geceleri parlatan birer aydı, Peygamber Efendimiz bir bir defterde saydı. Koça, geline, bir de asker olan yiğide... Hayran kaldı subaylar bu kınalı öğüde, Hasanlar yurt için sanki boyalı büğüde, EŞREFÎ’nin de aşkı kaplar yeri göğü de. EKREM GÜRER YOZGAT (2001) |