ATADAN MEKTUP
ATA’DAN MEKTUP
Bakıyorum size Anıttepe’den, Yıl iki bin bilmem kaç, Aylardan Kasım. Bir kasvet havasında her yer, Tutuluyor yasım. Bayraklar yarıda siren sesiyle... İnmesin o bayrak bir daha diye, Kafa tuttuk yedi düvele. Fakat heyhat, Gördüğüm, Bir kördüğüm. Uğruna can verdiklerim, Bir başka toplum olmuş. Her karışına kan döktüğüm topraklar, Kovduklarımla dolmuş. Nerede fabrikalar, tersaneler? Nerede atomu parçalayanlar? Demiştim ya size, “İstikbal göklerde” diye, Siz hala ne ararsınız Yerde. Hala meşgulsünüz birbirinizi yemekle. Vermeyin adımı caddelere, sokaklara, Yoksa teknoloji, yoksa üretim, Adımı altın harflerle yazmışsınız, neyleyim. Ben size fen dedim, En hakiki mürşit İlim dedim, “Ey Türk, yüksel, senin için yüksekliğin hududu yoktur, İşte parola budur,” dedim. Bakıyorum size Anıttepe’den, Sessiz ta derinden, Sessizliğimde büyümeliydi Türkiye’m. Hala açsa çocuklar, Ağlıyorsa kadınlar, İlimden yoksunsa üniversiteler, İşsizse gençler, Neye yarar upuzun yollar, Serseri kaldırımlar. Niçin dalgalanmaz fezada bayrağım? Niçin verilmedi bir yıldıza adım? Hala kaç coğrafyadasın, Ve kaç isimle anılmaktasın? Sen hürken yakışır mı sana, Soydaşın esir yaşasın. Ey Türk, Birinci vazifeni hatırla, Hatırla ki Türklük, İlelebet yaşasın. Bayram Ali Çelikten 10 Kasım 2018 |