TAŞ DUVAR
Ne kadar aşikar yerini yatsıdığı
Betonlar arasına sığınmış zamene taşların Ben garibim bir suçum yok der sanki Gelen bakıyor ağlıyor geçmişi anıp Giden yok olmuş diyor çocukluğumuz Saçları ağarmış ablalar, amcalar Sanki bir şeyler bulacakmış gibi bakıyor bize Oysa biz ne geçmişi biliriz ne geleceği öğretiriz Bir su sesi gelir gaipten yağmurlu havalarda Gençler şaşmayın o insanlara sakın Siz bilmezsiniz zamanında bir çeşme idi burası Şu konak cıvıl cıvıl genç doluydu Akşam sabah bana gelirlerdi şen şakrak El ayak yüz yıkarlardı şımarıktı kimi Utangaç kimi,şakacıydı bazısı. Güneş doğunca gelirdi teyzeler kucaklarında Bir dolu bakır kapla buraya Birer tabak kül olurdu ellerinde her seferinde Hem onuşur dertleşir,hem Güler oynaşırlardı Kap kacak küllerken çeşme başında Onların izleri vardı o çeşmenin her taşında Size bakar o anılarını ararlar betona sıkışmış duvar taşında Hiç söker götürür müydü olsaydı aklı başında. İ. Türkmen |
Şu taş duvarın erik ağacında
Özlemek kabahat, su yunmaz çeşmesinde
Bir bilsek gelecek diye,
Ne karnaval sunar bu dünya
Ne yeni açılmamış cephesinde...
Beğendiğim şiiriniz bana da bunları döktürdü.Büyük bir hasretle özlüyoruz geçmişi. Keşke desek geçenlere gençlere hatırlatmak yasak hatırlamak yasak.
İnşallah geleceği unutmayız. Muhabbetle...