YÜKLÜ KÖYÜMÜZÜ GÖRDÜM DÜŞÜMDE 2
Selâm un Aleykum
Hayırlı günler Efendim fi Emanillah söze selâm ile başlayalım ki kelâmımız hikmet bulsun. YÜKLÜ KÖYÜMÜ GÖRDÜM DÜŞÜMDE (2) Ocak başlarında çıralar yakıyorduk, Sonra baca gaşlarına idare koyduk, Lamba, fener, gaz ocağı, löküzü alduk, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Ocaklıklara da saclar kuruluyordu, Sac altına iri saman vuruluyordu, Oklaaç bükleeç yaslaaç soruluyordu, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Tandıra da kendürükler seriliyordu, Eğsiranınan pezüler kesiliyordu, Yumurtalı ekmekler de ediliyordu, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Sergenlerde bakır zahanlar diziliydi, Tahta kaşuklarda besmele yazılıydı, Bahçada gumpil kuyuları kazılıydı, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Çamaşır, tavalarda kaynatılıyordu, Çoğan, çalma kilinen ağartılıyordu, Liliynen, yıkayınca daha parlıyordu, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Segeklerinen de taşınıyordu sular, Sağlamdı hemen kırılmazdı coduralar, Tırpanlarınan biçilürdü tarlaralar, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Yemeklerimizi tahta kaşukla yerdük, Bulguru kaynadur serguleri beklerdük, Ateşin korunda mısırları közlerdük, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Oyma çalkanınca ekmeğe yağ sürerdük, Peynir alırken bakraça sütü dürterdük, Susayınca suyu maşrabaynan içerdük, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Yoğurdu bakır depnilere de çalarduk, O doğal yoğurda bazlamacı banarduk, Ünsiyet vardı akrabaları sorarduk, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Köyde üç etek sıkma giyer kızlarımız, Irgatlıkta geçerdi sıcak yazlarımız, Çekme helvasıyla da kış akşamlarımız, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Nişan davetine, piskuvet dağılurdu, Ceyiz çıkarken, yatak yorgan sayılurdu, Gelin inerken, damat oda’ya saklanurdu, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Çayırlarımızda çok olurdu kındura, Gelinler giyerdi ayağına kundura, Al fes, ak çar, ile gelürdü dura dura, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Analarımız kuşak, öğnük kuşanurdu, Âdetimizdi, çok güzel yaşamaklanurdu, Üzerine de, beyaz cember çarlanurdu, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Dibek daşında, kaya tuzu da döğerdük, Bulgurdan başka, mısırları da üğerdük, Mısır unundan külür ekmeği, iderdük, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Çocuklar da bağırıyordu, yağ, yağ yağmur, Bahçalarda çamur, teknelerde hamur, Ver Allaahım veer, sicim gibi yağmuur, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Mangır, Akçe değil de beş para, on para, Beş, on, yimbeş, elli guruş, iki buçuk lira, Şimdi de onu harcamaya geldi sıra, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Gözüaçuğun tükânına da giderdük, Yumurtaynan halkalı şeker değişürdük, Yarısını arkadaşınan bölüşürdük, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. Toprağı da kazar beş mene de yaparduk, Küçük taşları toplar, sıraynan oynarduk, Çok taş alınca karşı meneyi kaparduk, Yüklü köyümüzü gördüm ben düşümde. 02/02/2021 Şuayb BIYIKLI |