GAZZE'NİN ÇOCUKLARIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın GAZZE’NİN ÇOCUKLARI
😭😭😭😭😭😭 Kendisi de bir yetim olan Peygamber Efendimiz, yetim çocuklara daima sahip çıkmıştır. Peygamberimizin kendi evinden de yetim hiç eksik olmazdı. Hz. Hatice ile evlendiğinde, Hatice validemizin ölen kocasından Hind isminde bir erkek çocuğu vardı; Peygamberimiz o yetime kendi öz çocuğu gibi bakmış, yetiştirmişti. Yapılan savaşlar sonunda şehit düşen sahabîlerin çocukları yetim kalıyordu. Peygamberimiz bu çocuklara ayrı bir ilgi gösterir, onları yalnız bırakmaz, ihtiyaçlarını karşılardı. Peygamberimiz bir bayram namazından sonra Mescitten çıktığında, çocukların neşe ve sevinç içinde oynadıklarını gördü. Bir duvarın dibinde de perişan kılıklı ve mahzun bir çocuk ağlayıp duruyordu. Dikkatini çekti. Doğruca O’nun yanına vardı, “Yavrum, neyin var, niçin böyle üzgün duruyorsun? Arkadaşlarınla birlikte niçin oynamıyorsun?” İsmi Beşir bin Akra olan bu çocuk bir yetimdi. Babası Uhud’da şehit olmuştu. Annesi de başka biriyle evlenince çocuk sahipsiz kalmıştı. Resul-i Ekrem Efendimiz çocuğun elinden tuttu. Başını okşadı, gönlünü aldı. Sevindirici bir haber verdi: “Neden ağlıyorsun? Ben baban, Âişe annen, Fatıma kardeşin olsun, istemez misin? Çocuk sevincinden uçacak gibiydi. Heyecanla, “Nasıl razı olmam Yâ Resulallah?” diyebildi. Peygamberimiz çocuğu aldı, evine götürdü. Yedirip içirdi, üstünü başını giydirdi, O’nu sevindirdi.. Bu çocuğun adındaki Akra ifadesi bir rivayete göre "uzak ülke" anlamında "FİLİSTİN" için kullanılırmış, bu sebeple bu çocuğa da kendi adından çok FİLİSTİN diye hitap edilirmiş! Bugün de bu çocuklardan çok sayıda yetim var, isimleri Beşir bin Akra değil belki ama, biz onların hepsine GAZZE’NİN ÇOCUKLARI diyoruz. 😭😭😭😭😭😭
GAZZE’NİN ÇOCUKLARI
Yürekleri hoplardı, Allah anıldığında Sofraları olmazdı, yemek yenildiğinde Yer yerinden oynardı, Kudüs denildiğinde Kendinden geçiyordu, Gazze’nin çocukları. Şu günahkâr dünyanın, her zelil kuşağından Ferağat ediyordu, hem rahat döşeğinden Terörist örgütlerin, pis rail uşağından Siyondan kaçıyordu, Gazze’nin çocukları. Şehadet kondururdu, gülün yapraklarına Uzun emeller yoktu, yetim topraklarına Parasına tapınan, çağın ahmaklarına İnsanlık saçıyordu, Gazze’nin çocukları. Onun bütün hayali, özgür Kudüs’tü ancak Tepesinde uçarken, ölüm kusan her uçak Yakıyordu onları, hain, zalim ve alçak Dünyadan göçüyordu, Gazze’nin çocukları. Suyunu içemedi, lastik kırbalarından Azıcık tadamadı, Balah hurmalarından Parçalanmış şehide, poşet torbalarından Kefenler biçiyordu, Gazze’nin çocukları. Kurşunun soğuğunda, üşüyordu çocuklar Bebeklik çağlarında, yaşıyordu çocuklar Savaşın izlerinde, şaşıyordu çocuklar.. Cennete uçuyordu, Gazze’nin çocukları. Murat Kahraman Murâdî 20.10.2023/İst. |