ÖMÜR DEDİĞİN...
Gardaş, doğduğunu hatırlayamazsın, öldüğünüde
Bir varsın, bir yoksun şu alemde Ne sevdiğin kalır ne de davan yanında Bir şiirin hecesi kadar kısadır ’’ömür’’ dediğin Gelip geçen.. Ne yollar bitiyor, ne de arzular şu hayatta Dört mevsime bırakılan hatıralar Toprak altına gömülüp giderken düşler Gül dikenin, su dökenin bile olmaz ardından Gözlerin arkada kalır Hayattan göçerken... Umudunla bir sevda hayal edersin Yalnızlığına bir yoldaş arasın Bakarsın şaşkın halinle Kimin kim olduğunu bilemezsin Yıkılırsın! Ömür basamakları bir bir çürütürken Ansızın elvedasız çekip gidersin Dört duvar arasında kimseler duymadan Kapanır gözlerin... Ardında üç beş şiir bırakırsın sevda yanığı Beklediğine verebilmek için Topladığın cennet nuru papatyaların Ak yaprakları dökülmüş ’’Seviyor, sevmiyor’’ derken Sevilmediğin tokat gibi vurur son yaprağı Yaşam diyemediğin hayat biter Senin için yaşanmışlıklar silinir Hafızadan tek tek Bir ikindi vakti kuşlar akşamı beklerken Minarelerden sela sesi yankılanır Son nefesin bile yetmez ’’Seni seviyorum ey yâr!’’ demeye Son yolculuk başlar Kıblegâhım Tengri Dağlarına... Zafer Direniş ... |