AYÇİÇEĞİNİN SÜKUTU
AYÇİÇEĞİNİN SÜKUTU
Kıyıya vurmuşken yalnızlığımın çağrısı, çakıl taşları dokunur yüreğime. O demde üvercinkalar konar kaya diplerine. Yalnız ben miyim gökyüzünün altında ezilen, ben miyim yosunlara tutunan. İnsan dersin, beşerdir, şaşırır, yanılır ve de kırılır. Dalından kopan incecik yaprak misali savrulur rüzgarda. Uçuruma gelmişken sayha sayha süzülür duaların yankısı. O dualar ki sonsuz rüyalara uzanır. İnsanız işte gül dikene meftun, yıldızlar göklere asılı, umutlar yarınlara… Sonsuzluk kervanına katılıp valizimde anılarımla uzaklaşmak, Gözlerime doldurduğum hüzünlerimi sıkıca sarıp tozlu topraklara karışmak, Ne kötüdür zamanın emanetini sırtında taşımak, Benliğin kemendini kırıp aleme sığmamak; İşte o zaman sen, sensiz kalırsın, uzanırsın göğe. Sen bir muamma değilsin ey insan! Sen keşfi beklenen bir sevgisin. Sevgidir dünyanın yaratılış gayesi. Bir damla düşer okyanusa. O damlanın yolculuğudur ademe ve dünyaya uzatan. Sürgün ömrünü adarsın, gözyaşlarıyla damıtırsın sabrını. Sabrın adı aşk olur, odur anahtarı, ulaşılması zor kapıların. Kapıyı açar mı bilmem? Dileklerini bekletirsin demlendikçe dua olur. Ne zaman avuçlarıma düşer aminler? Kapı açılır elbet, açılmazsa imtihanın olur. Yine de ellerim tokmağından ayrılmaz gözlerinin izdüşümü altında… Özlemle bekleyişim umudumdur. Her umut yoldaş, her dert aşina ruhuma... Sarı sıcakta yanarım, pişerim, Gönlümün köşkünde beklerim seni. Çilesini çekerim; dert demem, bülbüle demem, güle söylemem. Saklarım, serde yiğitlik… Can dayanmaz mı, dayanır elbet. Kalemim sığmaz ki mektuplara, girmez ki her zarfa. Selam ey güvercin! Mektubum kara yazılıdır, okunmaz. Gözlerimden birkaç damla yaş götür. Ey dost! Bana selam et bir yurdum olsun. Kaybolmuş yeryüzünü getirsen avucuma. Bir ağacın içinde büyütsem seni. Buğday tanesinde bir çorak tarlam olsun, Seni bir buluta gizlesem, Yüzüstü dökülürsün yağmurun sesinde. Yayla dumanında sisli yüzünü görsem bir kere Güneş doğar gözlerime bir asır öteden. Gece ılık, kalbim soğuk… Hayat denen o menzil yitiyor ellerimde. Zamanın içinde akıp giden sen, zihnimde kırılan zincir sen… Yelkovanlar akreple mücadele halinde. Takılmışsın saniyelere Aşkın ruhun içinde yıkılmış. Sızlamaz mı bedenin? Başıboş martılar boş hayallerimize konmuş. Yüreğimin notalarında bir gül bestesi solmuş. Vefasızlık yaprak yaprak açıp gülün orta yerinde oturmuş. Bülbül güle ulaşmak için yüreğini kanatmıştı oysa. Ey can! Bense sineme bir gölgelik ararken Yapraklarını güneşe asan, mısralarına damlayan ayçiçeği oldum. Nazenin çiçeklerine göz diken serçeler acıtsa da Ayçiçeği boynunu bükmüş ruhumun tılsımında... Ayçiçeği sükuta ermiş, İkranın sırrında okudun mu, yoksa duydun mu? İMRAN YİĞİT |
Suleyman Toprak tarafından 10/5/2023 10:11:40 PM zamanında düzenlenmiştir.