GECE VE ADAM
Uyuyan gece de sessizdi ışıksız sokak
Kaldırım da haykırdı, bilinmeyenin sesi. Ne gezerdi bu saat de bir katıksız salak? Belli ki kızgın, duman tüttürüyor nefesi. Yalpalayıp durdu bir adam ıssız köşe de Manalar yükledi, göz süzdüğü gökyüzüne. Yasladı sırtını mermer döşeli sebile, Daldı, dalgın bir edayla uzunca bir süre. Odur ki çok kederli, vardır bir meselesi Küredi ayaklarıyla yerdeki toprağı. Bir vefasız kadınmı, bütün bu debdebesi? Birden sıyırdı dalından kurumuş yaprağı. Başladı konuşmaya sarhoşların hışmıyla "Bırakın artık bırakın bu edebiyatı" İçte sızı olurdu bağıran avazıyla, Bilmez! nedir edebiyatın eveliyatı.? Herkesin rüyasında varsa bir kül kedisi Hakkı yok kimsenin, çiğnemeden hazmetmeye. Belli ki geceye düşmüş taşra efendisi, Başlar kendini bir suçlu gibi mahfetmeye. Kendini suçlayan meçhul, elleri cebinde Geldiği yere, bilinmez diyarlara gitti. Yere düşen kuru yaprak dost oldu sebile Yazık ki "pir" mesele, "har" başladı "köz" bitti. ...................... K.Kurultay |