vedabahara ermedi gönül yaprak döküp gidiyor sokağında meçhule yürüyen gönül alnına düşmüş şapkası gizlenmiş gözleri yürek yaprak gibi savruluyor yerinden tutunmasa düşecek sanki gitme demeyi isterdi gönül kendine kendinden yol kenarında adımlar prangalı mahküm gibi durmakla yürümek arası sessiz vakur ve ağır bir sesleniş beklentisinde bildik sokağın aşina yabancısı pencerede kalmış bakışı tam bıraktığı yerde tül perdenin önünde belli ki gidiyor baş aşağı düşmüş göz göze kaldırım taşlarıyla soğuk ve katı bu son gelişin yürek yakan vedasıyla sokak fenerlerinde asılı kalmış yüreği vedası bu şehire yollarına anılara gözüyaşlı yarınlara simit attığı martılarına sevdaya yenik düşmüş dil susmuş hava gömütlük sessizliğinde herşey yaşanmamış olacak belki de yağmurlar sokakları anıları yaşananları ne varsa bir bir yavaşça silecek gözdeki yaştan başka bu aşkı kim bilecek yolun sonu paydos gönül bu gece yürek sessizce veda rüzgarlarıyla kaybolup gidecek.. hilmi arsoy -tekirdağ 17.9.23 |