sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın içimdesin, saçaklardan kurtulan bir zerre gibi ıslak ve sırılsıklam.. (...) boşluklarını istiyorum senin. tuvalinde renk renk mavi/siyah kelime aralarına sığan boşluklarını ki dokunduğumda tenine pencereden dağılmış perdeler gibi gömüleceğim çukurlarına. çünkü ovuşturuyorum bebeklerini gözlerimin. bir odanın içinden geçip, yatağınının köşesinden dönen bir ışık/ kent aydınlığında baskı yaparken soğuk bir havada duman yükseliyor, parmaklarımın arasından. bir yangın. çok uzakta değil hayır, kulağımı teğet geçip, nefesime/ dilime ve ucuna ki bir söz, harita ve yol olmadığında seni anlatıyorum çünkü içindeyim/ sırılsıklamsın/ ıslak bir bahar gibi. üç kış ve kırıp tabletlerini boyadılar hüznün rengine siyah mısır soyu. kal orda. dur ama kal. kendi dışımızdan içimize karıştık sanki uzun zaman önce. Nil değil hayır, tuzun karıştı suyuma ve ıslandı kav.mim. deniz oldum. benim en güzel yasam sen halkım sen devletim/ sen kadınım tüm asaletinle kal orda. ve hala dur ama kal. değişiyor her şey yokluğunda. yokluğun kalabalık, yokluğun kavgalı dizlerimin eti soyuluyor bu eğer bir sınavsa. bütün değil/ kol kola girmiş bir zıtlık var, zamansal bir boşluk. karşı sandalyede somurtkan bir madde hava/su/toprak/ateş. göğüs kafesinden yarılır ve özgür kalınca kanatları kuşların, masal kadar oluşur zamAN. anlamaya çalışıyorsun biliyorum. bir daha oku şimdi ve şu anda sokaklarına savruluyor çıkmazlarına açılıyor perdelerim. çatılar/kurdeleler/kuleler İstanbul kadar. hasret/TEN.. dudağının içini zorlayan bir ısırma isteği ruhumda sen. avuç içimde ilkel bir sürtünme birkaç damla. minnacık bir an/ seni seni diyorum serseri/m seni kainatın tüm dilleriyle aradım bilindik. çıkıp omuzlarına, damlayıp saçaklarından, perdelerinden sarkmak için ruhuna şekilsiz izler çiziyorum aynalarına. uzuvlarının yerini değiştiriyorum. biraz önce bulduğum bir gövde gibi. işaretleri silinmiş yollardan/patikalardan yokluğunda mide ağrılarına sebep, sağlığı tarif etmek gibi deneylere ve gözlemlere dayanmayan, bir sanı/ sanma biçimi bu yüreğine çöreklenen bir AN-la yürürsün kaygan merdivenlerinden inip, teçhizatsız dalıp derinlerine en değerli batığını bulursun ki yudumlarsın/ çenemden damlarken suların İçtiğin kadar ıslanırsın gırtlak gırtlak ve öldüğü kadar çoğalır sular. benim mavi yanılgılarım var, cevaplandırılmak için sorulmayan sorularım/sorgularım. ışıklar içinde bir gölge yüreğim derin/ okyanuslar yıkanıyor içimde. yüreğim boşluk alabildiğine ulaşılmaz iç tavan. kuşları bile var baharlarımın kanat/kanat ve ciğerlerimde kelebekler Ebabil/Anka ve Kaf yelesinden çekiyorum kısrakların, toynakları arasında delice bir savaş/ tutku ve ateş.. dokunan sen misin? omuzuma, aç gözlerimi dil ucumda erdemli bir bekleyiş, susmanın eksik hali ve boşlukları odaların ıslık ıslık.. soğuk/buz’un bile üstünü yalıyan yel/ rüzgar ve dağılıyor saçları hücrelerimin kıpırtısız bir su kadar azalırken zamAN ve ben ki sevgili; içini yerim derimde ıslanır dilim uslanmak/sızın ve sen bilemezsin.. (...) |
Deniz
Mavi bir ağız tadı
Dalgalı tuzlu cümleler vururken şiirin kıyılarına
Aşk diye susan kum tanelerini öper kalbimiz
Aşk ne büyülü bir şiir masal düştür ruhu süsleyen
Sevgiler Tebrikler