DÜŞBir ev düşlüyorum. Koy içinde Bir balıkçı köyünde. Daracık,bozuk döşemeli, Arnavut kaldırımı sokaklar. Beyaz badanalı, Tek katlı binalar. Pencerelerinde, Teneke kutular içinde, Fesleğen ve sardunyalar... Sen açmalısın bana kapıyı. Pembe elbisenle,beni karşılamalı. Elimden almalısın,balık dolu kovayı. Ayağımda lastik çizmelerim. Yüreğimde, Sana ve yaşama olan sevgim. Usulca içeri girmeliyim. Derin bir nefes alıp, sevgiyi solumalıyım. Yorgun ve uykusuz,odaya dalıp, Oturup,sardunyalarla dolu pencereye, Dar sokağa bakmalıyım. Pencereleri,pembe sardunyalı, duvarları,beyaz badanalı, Tek katlı, Evlerden yansıyan ışıkla, Odamız aydınlanmalı... Sonra, Usulca yerimden kalkmalı, Mutfağa gidip, Balık dolu kovaya bakmalı. Birazını ayırmalı, Kalanını,götürüp balıkhaneye satmalı... Dönerken evimize, bakkala uğrayıp, Bir şişe rakı almalı. Akşam,bahçeye masayı kurmalı. Masaya,mehtabın ışığı vurmalı. Izgarada pişerken balıklar, Rakıyı açmalı. Osırada dostlar,kapıyı çalmalı. Ve dostlar,masamızı doldurmalı. Derin sohbetlerle,neşeyle içerken rakımızı, Saatler gece yarısını vurmalı. Yorgun ve uykulu,çakırkeyif gözlerle, Dostları uğurlamalı... Bir evimiz olmalı. Koy içinde Bir balıkçı köyünde. Sabah olunca, Güneş pencerelere vurmalı. Ayağımda lastik çizmelerim, Ve üstümde balıkçı elbiselerim, Sabah giderken balığa; Sen,arkamdan kapıda Bana el sallamalı... İbrahim Şevki Karanlık |