Ağır aksak günlerAğır aksak günler Eşkin bir gün geçmeye bocalıyor Güneşini bohçalamış koynuna aç açık Bulutunu dağıtmış mavisini serpmiş Akşamı aşırıp geceye konaklamaya demsiz sızmaya Ölgün bendende renkli rüyalar düşünde Terden kireçlenen siyah gömleği Güneş altında sırtından akan sular susuzluğuna inat Kuruyan boğazını tukrukle ıslatıp dehliyor Binalar yükseliyor kocama şaşalı Caddeler dört şeritli etraf çiçekli Mağazalar rengarenk dizim dizim İnsanlar bir baştan bir başa akıyor telaşlı şehir Yapılar aynı olunca Varoş kokusu çocukluğu köye taşır Yanık bir türkünün tınısı düşer dudağa Çelik çomak oynadığı yeşil çimenler Başak yolup kavurduğu dağ bayır özgürlük taşır Bir hamal öyküsü gece vardiyası gündüzü kıskanır Sabah ekmek fırının önünden geçmek koltuk altı sıcaklığı Evde ayak uzatmanın rahatlığı bir nefes ertelemeye Yoksulluk akan musluklar Işığa hasret kalan idare lambası Bağdaş kuran yer sofrası Allah ne verdiyse kulun vermediği Tekrarlar kendini ağır aksak koltuk altı hasır altı Geceden kalkıp gündüze akanlar Gündüz kalkıp geceye akanlar Bir deniz varmış Suları birbirine karşımadan yüzen İlahi Coşkûnî |