Müebbet Sevdam
Öyle güzel,
öyle efsunkârdı ki gözlerin ve okyanus kadar derin avcının okundan zalim kirpiklerin… hele, hele menekşe gözlerin… Tutuklunum, esirinim! Bak işte bu esaret, senin eserin, hem öyle bir esaret ki gardiyanı ben, zabiti ben, mahkumu ben, mazlumu ben, ama zalimi yok! hakimi sen… ferman sende dermanım sen… razıyım müebbete de muhabbete de…. ya da çare göster, bu illete… Kaçmam, kaçamam kaçabilmem imkansız, kırsan da bütün zincirleri, kaldırsan da hücremden, prangaları ve demir parmaklıkları, kaçacak dermanım yok… gitmeye fermanım yok… Gönüllü esirinim. zaten ne intizarım var ne de itirazım var… Halimden memnunum anlayacağın, razıyım cezama, müebbet olsa da… Adı sevda olmalı bunun, müebbet sevda… Ey sevgili söyle! bütün rüyalarda sen varsan? her kıvrımına girmiş isen, yüreğimin ve beynimin, sarmışsan çepeçevre tüm benliğimi, işgal altında ise bütün duygularım, hatta ırmaklar adını çağıldıyor, rüzgar bile seni uğulduyorsa? yani, bana öyle geliyorsa …? ne demeli bunun adına? sence ne demeli.......? İşte sana öyle bağlandım, ve öyle sevdim ki, çok sevdiğim hürriyetimi bile rehin bıraktım, esirin oldum, aşığın oldum… Seni işte öyle sevdim bedelsizce... masumca, günahsızca sevdim zaten masumiyetin değimliydi? beni esaret gömleği ile sarmalayan. Öyle masum dun ki hercai menekşeler açsada, bakışlarında, bembeyaz yasemenleri andırsa da gülüşün, aslında sen, kuytularında eylülleri gizlerdin. Bu yüzden sana, ’’ eylül bakışlım’’ derdim, belki de bu yüzden seni eylülde sevdim, bu yüzdendir ki, eylül’ü de sevdim… Eylül sevdaları asla bitmezmiş, yeni öğrendim. Sakın ha! bir başkası sana, ‘’eylül bakışlım’’, ve ya ‘’menekşe gözlüm’’ demesin! Yaralanırım, alınırım, kıskanırım, kahrolurum… ah! sevda gözlüm, eylül bakışlım, ne olurdu? bu kadar yükseklerde açmasaydın? menekşeler dağ sümbülleri gibi. erişilmezim olmasaydın! ve beni böyle hasretinle yakmasaydın, ille de yakacaksan eğer, iyice sakla, yüreğinin kuytularında, ısıt yüreğinle ruhumu ve öyle ısıt öyle ısıt ki, alevin demiri yaktığı gibi eriyeyim, eriyeyim ve istediğin kalıba gireyim… Sakın ha! acıyıpta çıkarma beni yüreğinden bırak yanayım aşk ateşinden yeter ki soğutma yüreğimi sıcak demire su verip çelik yapılır ya bana su verme sakın! kırılgan olurum yorulurum, kırılırım, kahrolurum. Bırak yanayım, kül olayım, belki yeniden doğarım küllerimden, râm olurum. can olurum, belki o zaman kurtulurum.... |