BEDEN DİLİNDENŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Gelenekten hem bilgi hem de imge boyutunda yararlanan Dilaver Cebeci, 1970’ lerin ideolojik ortamında yeşerttiği şiir anlayışını giderek daha poetik bir kaygıya yaslamış, romantik, destansı, coşkulu tarzıyla Türk edebiyatına kalıcı ve öğretici eserler bırakmıştır. Şiiri ve oluşma süreçlerini bütün sancılarıyla ve derinliğiyle yaşayan, köklerine olabildiğince bağlı ama çağınının şiirini yazabilen, imanlı, mütefekkir, hassas bir gönül adamıydı. Yıllar öncesi bir beyin travması sonucu geçirdiği ameliyat sonrası hafızası silinmiş, yeni doğmuş bir bebek arınmışlığında hayata ve öğrenmeye sanki sıfırdan başlamıştı. O’nu en son 12 Ocak 2008 Cumartesi günü Kızlarağası Medresesinde onuruna düzenlen bir toplantıda görmüştüm. Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi ile Eğitim Bir-Sen İstanbul 1’no.lu Şubesinin ortaklaşa düzenledikleri " Ustalara Yaşarken Saygı " toplantısının konusu ve konuğuydu. Cafer Vayni Beyefendinin yönettiği toplantıda Şair ve Yazar Olcay Yazıcı şiirlerini, Meryem Aybike Sinan nesirlerini değerlendirmişlerdi; Dr. Cevdet Aşkın da hatıralarını anlatarak bestelenmiş şiirlerini icra etmişti. Söz alan dostlarından İbrahim Metin Bey, yetmişli yıllara göndermelerde bulunurken, muhterem zevcesi Ayla Hanımefendi, "Yüreğime kördüğümler atıldı / Çözemedim, çözülmüyor Sultanım" dizeleriyle başlayan "Olumsuz Koşma" nın hikâyesini anlatmıştı. Ve sıra Dilaver Ağam’a gelmişti. Koca Çınar, biraz mahzun, biraz utangaç katılanlara ve toplantıyı düzenleyenlerin kadirşinaslığına teşekkür etti, gözlüklerini takarak koyun cebinden bir kaç sayfa çıkardı sonra da bunları rahatsızlığı sebebiyle doğru düzgün okuyamayacağından bahisle hepimizden özür diledi. Gözlerim yaşarmıştı, ayağa kalkıp izin verirse yerine okuyabileceğimi söyleyince dağlar kadar mutlu olmuştu. Karşımda, yüreği ilham dolu ama ifade gücü elinden alınmış ve bu yüzden beden diliyle baştan ayağa şiir kesilmiş abide bir insan duruyordu ve ben ilk defa bir şiiri böylesine somutlaşmış gerçek haliyle kucaklıyordum. Bu şiiri o akşam eve döndüğümde kaleme almıştım. Meğer O’nun düğün gününe bir armağan olacakmış. O toplantıdan beş ay geçmişti ki Şairimiz bir kalp krizi sonucu Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı ve 28 mayıs 2008 tarihinde hayatını kaybetti. Özellikle bestelenen ’’Türkiyem’’ şiiriyle adını geniş kitlelere duyuran Cebeci’nin cenazesini, 30 Mayıs Cuma günü Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camisi’nde öğle vakti kılınan namazın ardından İstanbul Çengelköy sırtlarında toprağa vermiştik. Ruhu şad olsun. "Dilâver CEBECİ Ağabey’imin ölümsüz anısına" Dumanlı sıra dağlara versem de yankılarını, YUSUF BİLGE 12 Ocak 2008-İstanbul |