çaresizliğin çölüne teselli sağanağı olsun ümitli yakarışlarımız ateşin durduğu yere firar etsin her kıvılcım baş koydukça büyüyen hayallerimiz tükenişlere direnen sevdalılarımız olsun soluşlara, batışlara, terk edişlere göğüs gerenlerimiz fenadan bekaya doğru göç edenlerimiz var olsun
sararmış bir yaprağı dalından koparır gibi kokusunu içine çeker gibi perçemlere, kirpiklere, yanağa dokunanlar gibi var olsun hayallerimiz
içimizden güller içimizden umutlar havalansın bütün memleketi kucaklayabilecek şehrin üstünden geçen yağmurbulutları kadar ak yağmurbulutları kadar ıslak kentin kalabalığına dokunsun asırlara sinmiş hayallerimiz
* bize hayal görmeyi çok gördüler rüyalarımızı özene bezene büyütmeyi yasakladılar cüceleştirdiler ülkenin en parlak ülkenin en zeki ülkenin en yetenekli çocuklarını paraya, makama, şöhrete boğarak göz göre göre sattılar
bu toprağın çocuğu isen büyük hayaller göremezsin büyük iddia sahibi olamaz rüyalarını büyütemezsin ruhunu yok eder ruh köklerini kuruturlar dediler
hayalleriniz kadarsınız hayalleriniz ne kadarsa o kadar… hayallerinizin çapı büyüklüğü, derinliği özgünlüğü kadar
hayallerinizi ne kadar gerçeğe dönüştürebiliyorsanız o kadar adamsınız kendinizi aşabildiğiniz ölçüde adım adım hayata geçirme imkanı kadar
tarihi binlerce yıl yazmış bir ülkenin çocuklarının özgüvenine sahip miyiz omuzlarımız dimdik ufuklarımız sınırsız iddialarımız büyük rüyalarımız muhteşem hayallerimiz sınırsız mı
hayallerimizi yok ettiler bizim rüyalarımızı büyük medeniyet iddiamızı hayal görme melekemizi ruhumuzu çaldılar bizden
ruhu çalınanlar nasıl büyük rüyalar nasıl büyük hayaller görebilir ki nasıl büyük iddiaların sahibi olabilir ki düvel-i muazzamaydı dün bu ülke asil bir tarihin aziz bir medeniyetin çocuklarıydık halbuki
işte bu yüzden, bu yüzden aklımızda en çok kalan sözcüklerdi hayallerimiz gözden düşen bir damlaydı hikayeler gecesi bitmez gündüzü tükenmez tarihin boşluklarına coşkun bir ruh gibi akan
* yürü hayaller bir sırdır sende söze dökülmez hayaller hardır sende ummanlar kadar koca hayallerinin efendisisin sen
hiç sırrına eremediğin boşlukları doldurmak için dede korkut masallarından çıkıp gelen öylesi bir masal kahramanısın yaldızlı hayaller içinde yolun ümit yolun muştu
yaşamın ibresinde içinde hayaller içinde sızı ağlayan bir köy çocuğusun gül renkli rüyasın yitik bir hıçkırık balçık kokmuş suların çöl yarası çatlamış dudağın yanan çilesi
beş vakit hayallerden kaç ton yüklenir zihnin bir uçuk mavi demlenir dualarında tütsüsü tüter cümlelerin incinmiş hayal uçlarına siner vatan kokusu
nasihat yüklü masallarla büyüyen gözbebeğin yanışı gibi serin bir sabah yüzüne güneş sürülmüş şarkılar bitse de rüyalarında nakarattır her gece hayallerin kanaviçesine örülen meneviş yüklü yarınsın poyraz yüklü sabi hıçkırığısın bu toprağın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
hayaller bir sırdır şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
hayaller bir sırdır şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Hayallerimiz tükendiyse de bâri umutlarımız kararmasın diye düşünür dururum. Ancak öyle bir ortam yaşıyoruz ki; ne hayal, ne de umut. Herşeyde karartı, heryerde karamsarlık. Artık umut ışığı Türkiye'nin dışında aranıyor.Ülkemiz karardı, ruhumuz, bedenimiz, ekonomimiz, tüm sanatlarımız, ideallerimiz çökertildi.Kapkara yürek ve de zihinler; çeşitli menfaatlere açılınca, maddi, manevi tefekkürün adı da, anlamı ortadan kalktı.Hayalimize yön verecek ortada hiçbirşey kalmadığı gibi, tabiatın güzelliklerini dahi bozmaya yönelik bir garip zihniyetin taraftarları olmaya başladık.kültürümüz, sanat vasıflarımız, sanat diye televizyonlarda oynatılan pespaye görüntülerden ibâret.Okuma, inceleme, sonuçlar çıkarmaya yönelik her türlü araştırmanın önüne adeta setler çekildi.Evlatlarıma; öyle olmaları temennisiyle Ertürk, Günhan, Erhan, Torunlarıma Alperen, Aybeniz adını koydum. Onları okuma, kültür hayatına alıştırabilmek için zavallı maaşımın yarısını, bir iki yıl öncesine kadar, kitaplığıma aldığım bini aşan kitaplara verdim.Ben hâlâ okuyorum ama, onları bu kitapların sayfalarını açmaya dahi ikna edemedim. Sadece onlar değil, neredeyse tüm evlatlarımız bu toplum düzeninin sorumsuz parçaları oldular. Sonunda kitaplarımla başbaşa kalan yine ben oldum.Ancak benim de kitaplarımı birilerine devretmenin zamanının gelip geçmekte olduğunu kendimde görmeye başladım. Fakat şimdi etrafta onları kime vereceğimi dahi göremiyor, bulamıyorum.Çok değerli kitaplarım olmasına rağmen.Tüm bunların üstüne yeni bir kanunla televizyonda öğrencilik ve de buradan istediğin okulun (Fakülteler de dahil) diplomasına sahip olabilme yöntemi uyduruldu.Ve benim ortaokul mezunu olmadığını bildiğim birçok çocuk, iki üç yıl içinde fakülte diplomalı adamlar olarak çıktılar karşımıza. Görüyoruz ki; BOP ve BOP'çular Türkiye'deki görevlerini tebrike, takdire şayan bir biçimde yaptılar.Elbette daha yazacak çok şey var Muhterem "redfer." Bu arada güzel şiirinizi hazla ve bu düşüncelerle okuduğumun beyanını da unutmamalıyım. Gönülden tebriklerimle, sağlık dualarımla...(Aksakal)
Aksakal tarafından 5/3/2023 3:57:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emeğinize yüreğinize sağlık Hocam, beğenerek okudum anlam dolu mükemmel bir şiir olmuş kutlarım incinmiş hayal uçlarına siner vatan kokusu, bu aralar aynı böyleyiz, Selamlar saygılar..
Hocam kutlarım eserinizi büyük bir mana içeriyor mısralar derinliğine doğru inmiş hayatın. Ne bugünü kalmış hayal kuracak ne yarını insanların. Dünde kalmış hayaller eskici dükkanı deposunda bıraktığımız saygılarımla
Esenlikler dilerim