Sürme
SÜRME
Ellerinde kına, gözünde sürme Sürüsü peşinde bir güzel gezer Ne olur elini mahreme sürme! Sürükleme beni, bağrımı ezer. Önünde önceği, yüzünde beni Karagöl yanından geçerken gördüm Ben ona bakarken, o süzdü beni Kuyrukkakan gibi uçarken gördüm. Etrafa şavk verir gecede yüzü Gündüzü semada yıldıza benzer Görmedi öylesi güzel, yeryüzü Dudağı bal damlar, adeta anzer. Tokalıdır belindeki kuşağı Renkli kutnusunu atmış döşüne Sarmaş dolaş sanki bir gökkuşağı Rastlanmaz cihanda onun eşine. Yaşar Torosların ulu kaşında Kış bastırdığında iner sahile Bir hilal çizilmiş sanki kaşında O bir Yörük kızı, gezer maile. Kelifin önünde çayını demler Huzurun müstesna mekânı bura İsterler ki geçmesin hiç bu demler Kaderde olur mu, hiç yazı tura? Alpaka üstüne bir nakış bezer İlhamıdır şalvarının gülleri O, işinden ne usanır, ne bezer Işıl ışıl tülbendinin pulları. Onu ne iş yorar, ne hayat yorar Bir ömürlük mutluluktur rüyası Bütün düşlerini hayıra yorar Ar ve hayâ üzeredir mayası. Yayla güneşi çil atmış benzine Vurur üstüne gecenin ayazı İhtiyaç duyulmaz gaza, benzine Odundur yakıtı kışı ve yazı. Gözleri var sanki bir mavi deniz Bakışlarım onda büyük bir gemi O geminin kaptanıdır bendeniz Dedi, yeter, kes, çek ağzına gemi. |