KARAYUSUFLU ’M !
KARAYUSUFLU ’M !
Karayusuflu’m, şırıldar öz akardı. Özüm ile çocuklar ona bakardı. Bazen kabarır, kayaları yıkardı. Yine tarlaya çağıl dolduruyor mu ? Ekinleri çiğneyip, solduruyor mu? Varıp altındaki dereye koşardı. Dereyle birleşip, iyice coşardı. Öfkeli bulutlar suları boşardı. Deve Çökeği’nde deve çöküyor mu? Adacıklardan hayıtlar çıkıyor mu? Karayusuflu’m, taşa tuz ekilirdi. Koyun- keçiler üstüne çekilirdi. Taş başlarında çobanlar dikilirdi. Davarlar, helen öyle tuz yalıyor mu? Çobanlar sürüyü suya salıyor mu ? Çobanların omuzlarında keçeler, Acer Kuyu’ya koşar önde keçiler. Curunlardan suyu kanarak içeler. Dutların yine gölgesi oluyor mu? Hayvancağızlar altlarına doluyor mu? Karayusuflu’m, Karac’oğlan gelmişmiş, Elif türküsünü orada çalmışmış. Gene orada türkü söyleniyor mu? Çobanlar sürülere söyleniyor mu? Mahmatlı’nın bulgur sokusu vardı. Dulkadirli Beyliğin dokusu vardı. Atalarımızın da kokusu vardı. Ak mezar taşları daha duruyor mu? Soyumuzun tarihini koruyor mu? Karayusuflu’um, şarkta yatar atalar. Biz sayalım ki, onlar rahat yatalar. Bari öbür alemde keyif çatalar. Görmeyeli gene bir köylü öldü mü? En son ölen de yüreğimi böldü mü? Bir Kara Yusuf, bir Koç Mahmut var olmuş. İki karındaşa yerleri dar olmuş. Varıp, her biri bir kuytuya yar olmuş. Yeni yetmeler soyunu biliyor mu? Hacı Ömerler’e alkış diliyor mu? Karayusuflu’m, Gemrik senin parçandı. Yüzon yıllık Büyük Ev senin sırçandı. Dağ başlarından yankılanan ses çandı. Kantarmalı evler halen duruyor mu? Yad eldeyim, köylü beni soruyor mu? Çatlaklar mezran, Zavrak ise obandı. Kiyalı, Antep Eli hep akrabandı. Bayırlarını deşen kara sabandı. Sarı öküzler yine çift çekiyor mu? Çiftçiler nadasa ekin ekiyor mu? Karayusuflu’m, heyetler hep yaşlıydı. Yönetim, kargaşa değil, tek başlıydı. Dağın, taşın, deren her yerin taşlıydı. Kocalar balaları eğitiyor mu? Muhtar da köyü düzgün yönetiyor mu? Alıçlı Tarla’da alıçlar yenirdi. Çağıllı alanlara çağşek denirdi. Birliğimizi gören melek sanırdı. Köy, eskisi gibi dirlik içinde mi ? Nafi Çağlar ile birlik içinde mi ? NAFİZ TANÇAĞLAR 22 Nisan 2023 Ct. 10.27 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul Karayusuflu’m, yine nisan gelende, Güneş tepeden çıkıp, bize gülende, Yağmur suyunu toprak damdan silende, Son damlalar siğeçlerden sızıyor mu? Yüreğin de benim gibi sızlıyor mu? Gençleri de killi toprağa salanda, Kıraç Yer’den kireçli toprak alanda, Suyla karıştırıp duvara çalanda, O bembeyaz yüzün halen gülüyor mu? Niceleri de sevdandan ölüyor mu? Karayusuflu’m, dağ, kışları donardı, Her yaz, göçmenler damlarına konardı, Kuşlar eski yuvalarını onardı, Kırlangıçlar halen yuvalanıyor mu? Yavrular inerken yuvarlanıyor mu? Ağaçlar da yaprak açar dallanırdı, Serçeciklerse, havada salınırdı, Boz yılanlar süğüklerden sallanırdı, Can çocuklar serçeleri koruyor mu? Sonra sapanla onları vuruyor mu? Karayusflu’m,…. … … .. Karlar belenlerin beline inende, Karlı boranlar enginlerde dinende, Aç kurtla bile inlerinde sinende, Zindiyanlar da ak-yeşil duruyor mu ? Kumral yanaklar poyrazdan kuruyor mu? NAFİZ TANÇAĞLAR 4 Mayıs 2023 Perş. 08.00 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul Kaya inlerinden bir tilkiler çıkardı, Her biri tutup, bir kuzuyu yıkardı, Sahipleri onlara kurşun sıkardı, Yırtıcılar da hayvanları yiyor mu? Sürücüler abaları giyiyor mu? 7 Mayıs 2023 Pazar 07.27 |