MARAŞ DEPREMİ ( AYAĞA KALK MARAŞ’IM)
MARAŞ DEPREMİ
( 6 ŞUBAT GECE SAAT 04:17) AYAĞA KALK MARAŞ’IM Öyle bir uğultu ki gökleri deliyordu Çatır çutur seslerle bir ışık geliyordu Sanki gece gün gibi aydınlandı kainat Koca şehrin üstüne Azrail gerdi kanat Kükremiş bir dev gibi titredi batın zahir Böyle bir çatırtıyı duymadım evvel âhir Gecenin koynunda uyurken aziz kentim Büyük bir çatırtıyla yıkıldı memleketim Saat dört onyedide başladı bir zelzele Yıkılırken binalar koptu büyük velvele Saniyeler içinde tuz buz olurken evler Nokta kadar kalmadı nefis denilen devler Her yerde can pazarı aciz kalmıştı beşer Molozların altında sanki kuruldu mahşer İniltiler çığlıklar semayı deliyordu Bedenden çıkan ruhlar arşa yükseliyordu Nur Dağı dediğimiz Gavur Dağına döndü Tam on bir ilimizde binlerce ocak söndü Yıkıldı viyadükler, çöktü köprüler, yollar İlk gün kimsesiz kaldık, yetişemedi kollar Öksüz ve yetim gibi can derdine düştük biz Eksi beş derecede ölümle yüzleştik biz Vicdanında boğulsun çürük bina satanlar Bizden de beter olsun buna imza atanlar Nasıl ruhsat verdiniz sağlam olmayan yere Elli bin masun canı gömdünüz bir makbere Hırsız müteahhitler kuruttu soyumuzu Bilmem kaç çanta para kirletti huyunuzu Kimi canından oldu, kimi oğlu, kızından İnsan esvabı giyen iblislerin yüzünden Beş vakit namaz kılmak müslümanlığa yetmez Kul hakkına girenler asla cennete gitmez Vebalini aldınız enkazda kalanların Gencecik fidanların, tazecik gelinlerin Daha ağzı süt kokan nice sabi bebeyi Öksüz, yetim koydunuz evli, bekar gebeyi Ebrar’da şehit oldu melek yüzlü Şüheda’m Bütün ailesini yanına aldı Hüdâ’m Siper olmuş Betül’üm körpe kuzularına Toplu ölüm yazılmış alın yazılarına Kurtulanlar çil gibi kaçışıp dağıldılar Yalın ayak baş açık bir yere yığıldılar Rahmet dediğimiz kar bıçak gibi keserken Ölümün kara yeli acı acı eserken Enkaz altındakiler feryat figan ettiler Ölümün kucağına ailecek gittiler Molozlar arasında kısılırken sesleri Yardım çığlıklarıyla tükendi nefesleri Lağım suyu karıştı balçık gibiydi sular Teyemmümle gömüldü çıkarılan mevtalar Kimi çarşafa sardı, kimi siyah poşete Kefen yetişemedi böyle büyük afete Nice avukatımız, edibimiz, hocamız Nice doktorlar gitti söndü ilim bacamız Öğretmeni, esnafı, memuru ve işçisi Kuyumcusu, terzisi, eczacısı, dişçisi Maraş’ın hafızası Hoca Yaşar Alparslan Doktor Oğuz Paköz’dü yüce gönüllü insan Unutabilir miyiz Cevdet Alperen’i biz Elli bin şehidimi unutabilir miyiz? Bunca cani hırsızdan hesap sormazsak eğer Üstünü örter isek tarih tekerrür eder Çürük zemin üstüne imzayı atanları İdam edin makberi ev diye satanları Ancak ikinci günde yetişebildi devlet Görülmemiş dünyada böyle necip bir millet Tırlar teyyare gibi uçarak yol aldılar Türk Milleti tek yürek olup yardım saldılar Etekleri ıslanıp Ahır Dağı ağlarken Tekir’in Yeşilgöz’ü karaları bağlarken Enkazda mehmetçiğin elinde demir hilte Kimse seyirci kalmaz böyle bir felakete Kimi Çin, kimi Japon, kimi Yunan’ın eli Akın akın ulaştı bölgeye yardım seli Afadı, Kızılayı, Ahbabı, madencisi Nice adsız kahraman mucize habercisi Bu ne büyük acıdır, bu nasıl bir kıyamet Uyan ey insanlığım can çekişme kıyam et! Ey benim bahtsız şehrim, dağım toprağım, taşım Yetmez mi yas tuttuğun ayağa kalk Maraş’ım. Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ |
Rabbim bir daha yaşatmasın inşallah yaralı kardeşlerimize acil şifalar versin acılı yakınlarına sabırlar versin inşallah
Hocam büyük geçmiş olsun şiirinizi okurken kendimi tutamadım ateş düştüğü yeri yakar bu cehennemin sizler canlı şahidisiniz inşallah azimle sabırla bu felaketi aşacağız Rabbim yâr v yardımcınız olsun
Hayrullah tarafından 3/17/2023 6:58:13 PM zamanında düzenlenmiştir.