8
Yorum
34
Beğeni
5,0
Puan
716
Okunma
Fırtınalar sarmıştı Ankara garında yüreğimi
Sonra bir yağmur başladı orada
Yaşlı gözlerim dopdoluydu sensizliğimle
Raylar arasında yıkık kimsesizliğimle
Sorguladı çaresizliğimin elleri
Ben hep sensiz mi gideceğim hala söyle
Anılarım akşam saatlerini gezindi Ankara’nın
Sana tutsaktı tüm düşüncelerim
Aklımdan saçların çıkmadı leylak kokulu
Ankara garına oturup senin için ağladım
Sonra gözlerini, sonra seni orada bırakıp gelişim
Çaresizdim, bitik ve ellerim boştu sensiz
Unutmak istedim kendimi, adımı, yaşadığımı
İçimde susmayan bir şarkı seni unutturmadı
Güney akşamlarına baktım gözlerini ve anılarımı
Sonra söküp attım içimden
Hayallerimi yıkan tüm kötülükleri
Her şey seninle güzeldi
Derin gözlerin bir göl’dü sanki
En koyusuydu siyahın
Unutmadım unutamam içimde anıların
Saçlarında sarı papatyalar bitmişti kokladım
Ayak izlerin hala toprak anada
İsyankarlığım büyüyor açılmayan prangalarda
Sabrım bitmiş; ellerim çaresizce duada
Artık içime kanadı kırık kuşlar gibi zından tünüyor
Bitti gözlerimde yaşlar bil ki ; kanlar birikiyor
İsyankarlığım susmuyor paslı kapılarda
Hasretim inlemekte ve de sensizliğim
Ankara garında arayışım seni
Zehirli bir çiçek gibi; yazdığım mektuplarda
Ki sen ağlıyorsun, baktığın aynalarda
Günay Koçak
8.3.2023
5.0
100% (22)