BİRER MEZAR ALAYIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Değerli dostlar merhaba.
LÜTFEN ŞİİRİ OKUMASANIZ BİLE AÇIKLAMAMI BİR KAÇ DAKİKANIZI AYIRARAK OKUYUN LÜTFEN. 28 Şubat 2023 günü dokuz yıldır hipertansiyon hastalığmı tedavi eden 16 yıldır Andırın Devlet Hastanesi’nde dahiliye uzmanı olarak görev yapan Dr. Bülent UYGUNGELEN’e gittim. Hastanedeki mutat işlemlerden sonra Andırın ilçesinin Gökahmetli Köyü’nde ikamet eden Abdullah EKİCİ isimli aile dostumun çadır ihtiyacını iletmek üzere onu da yanıma alarak Andırın Kaymakamı Sn. Cuma EMEÇ’i makamında ziyaret ettim. Odasına girdiğimde Kaymakamlık yazı işleri müdürü Mustafa YORULMAZ ve Pınarbaşı Mahalle muhtarı Celil DALKIRAN var idi. Kaymakam Bey telefon ile konuşuyor ve ses hoparlöre verildiğinden konuşulanları dinliyordum. Benim tanıklık ederek dinlediğim bölümde yapılan konuşmada kaymakam bey ısrarla çadır talebini karşı tarafa anlatmaya çalışıyor, konuştuğu kişi ise haberlerde Andırın’da çok fazla hasar olmadığını, ölüm olayının bile olmadığını, çadır için daha acil bölgeler olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Kaymakam Bey, karşıdaki kişiye size resmi bilgileri aktaracağım dedi. 57 köyün 30 tanesinde bakanlık ve AFAD yetkililerinin hasar tespit çalışmalarını yaptığını, bu 30 köyde, oturulamaz vaziyette 923 adet ağır hasarlı bina olduğunu, dağlardan yuvarlanan kaya nedeniyle 170 hanenin acilen tahliye edilmesi gerektiğini, ilk etapta acilen 1100 çadıra ihtiyaçlarının olduğunu söyledi. Ben bu konuşmayı işitince tamam dedim kendi kendime, 1100 çadırdan bir tanesini Abdullah Bey’e tahsis ettiririz inşallah dedim. Karşıdaki kişi ellerinde sadece 1500 çadır olduğunu ve onun da yeni geldiğini söyledi. Dağıtım yapacağı yerlerden bahsetti. Bir çok yer isimleri saydı. 1100 çadırı göndermesinin biraz zor olacağını söyledi. Mümkün olan ilk fırsatta Andırın Kaymakamlığı’nın talebinin karşılanacağında bahsetti. Telefon görüşmesi sona erdikten sonra Kaymakam Bey bana hitaben, hoş geldiniz, size nasıl yardımcı olabilirim dedi. Ben de özetle, Abdullah EKİCİ’nin yaşadığı sıkıntılardan, depremin yol açtığı durumundan bahsettim. Adana’da yaşayan kardeşlerinin, onların çocuklarının, Kahramanmaraş’ta yaşayan kız kardeşinin ve kayınvalidesinin köy evinde kaldığını anlattım. Yaklaşık 15 kadar misafir olduğunu vurguladım. Evleri hasarlı dedim. Kaymakam Bey Abdullah EKİCİ’nin evinin hasar durumunu sordu. Orta hasarlı deyince Abdullah EKİCİ Bey’e şu an için çadır vermem mümkün değil. Benim oturduğum konut da orta hasarlı ve ben içinde kalmaya devam ediyorum dedi. Efendim dedim vereceğiniz bir çadırla aslında 4 beş tane aileye yardım etmiş olacaksınız desem de tüm yolları kapattı haklı olarak. Gerçekten görevini hakkıyla yapan Andırın Kaymakamı Sn. Cuma EMEÇ’i en kalbi duygularımla kutluyorum. Allah böyle kaymakamların sayısını artırsın. Bir konuya da açıklık getirmek istiyorum. Sn. Abdullah EKİCİ’nin hanımı köylerinde evlerine gelen ve gıda yardımı dağıtan Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı yetkililerine teşekkür ediyor ve sosyal yardım paketini bizden daha kötü olanlar var, lütfen onlara götürün diyor. Benim buğdayım var unum var. Bir sürü tavuğum var. Hiçbir şey olmasa yumurta pişirir koyarım önlerine diyor. İki tane çocuğu Abdullah beyin depremden sonra derme çatma yaptığı basit bir yapının içinde dışarıda yatıyor. Er ikisi de üşütmekten hasta olmuşlar. Abdullah beyi zorla Andırın Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına götürdüm ve yardım için kaydını yaptırdım. Sıkıca da tembihledim. Yorganım var diyerek gelecek battaniyeleri almamazlık etme dedim. Allah herkesin yardımcısı olsun. Bir imtihandan geçiyoruz ama bu imtihanın bedeli çok ağır oluyor.
Asrın felaketinin yüklendiği illerin
Birbirinden farkı yok, birer mezar alayı Vaziyet karşısında, gözü dönmüş kulların Fırsatçılar indinde sağmal davar alayı Ahlaksız olanların, gölgesinde kalınmaz Kimyası kandırsa da, baldıran bal bilinmez Felaketin izleri, ömür boyu silinmez Yedisinden yetmişe müteessir alayı Beklentisi hep boşa, iyilik umanların Sorgusu yapılmalı kalpteki imanların Gören gözler bunu der, sözde Müslümanların Gördüğüm manzara bu, çok sahtekâr alayı Varlığın ötesini, kafaya sokmamışlar İpini uzatana, selamı çakmamışlar Aynanın karşısına geçip de bakmamışlar Uyanık görünenin uyurgezer alayı Allah yardım eylesin, depremzede olana Umutla yaslanmışlar, kırık dökük kolona Hayatta kalanlardan, rastlamadım gülene Evleri yıkılanlar hüngür hüngür alayı Yangının boyutunu, külünden bilmiyorlar Ruhların feryadının, farkında olmuyorlar Başı yere düşene, destursuz gelmiyorlar Onlar kendini bilir, sağır duvar alayı Kimisi molozlardan çıkışa mühür vurur Kimisi yaşlıların ihtiyacını görür Kimisi çocuklara, yemek verir, su verir Enkazın başlarında bekler Hızır alayı Yem etmeyin dağların ayazına, karına Yalvarırım AFAD’a, bırakmayın yarına Bin beş yüz çadır lazım, sadece Andırın’a Soğuk kış günlerinde zangır zangır alayı Karakış ağırlarım, baharımda, yazımda İnsanlık onurunun, yükü var omuzumda Şarlatan her kim varsa büyütmedim gözümde Delibal’ın indinde nokta kadar alayı DELİBAL – Celil ÇINKIR |