DEPREM
Herşey güllük, gülüstanlıkken.
Birden... Ses geldi derinden. Gürültü koptu uzaktan. Çatlaklar oluştu, Sular fışkırdı topraktan. Boydan boya, yer yarıldı. Kızılca, kıyamet koptu. Ortalığı toz, duman kapladı. İnsanlar ne yapacağını bilemez oldu. Kimi dondu kaldı. Kimi ölüme teslim oldu. Kimi, kurtuluş yolunu kaçmakta buldu. Oluşan bu büyük kaosta... karanlıktan çıkan, bir canavar nefesi misali... Deprem! Ortalığı yakip, yıktı. Bu büyük afet! Diz boyu sefalet. ALLAH ım nolur, affet. Kalmadı, ne düzen, ne adalet. Bu büyük bir kızılca kıyamet. Azrail göründü. Ortalık can pazarına döndü. İnsanların içini, ölüm korkusu kapladı. Her yer toz ve duman. Her yer yıkık ve harabe. Yer battı! Gök çöktü! Yer ve gök bir oldu. İç burkan, buyük bir uğultu. Arkasından! Yalvarışlar, yakarışlar... Ve imdat! Diyen bağırışlar.... Babalar! Eli, kolu bağlı, çaresiz! Anneler içi korku kaplı. Gözleri yaşlı. Ve telaş içerisinde... Feryat, fiğan ağliyor, ’kuzum, yavrum’ diye. Bağırıyor.... Çocuklar korku içinde. Salya, sümük ağlıyor. ’anne, baba’ diye bağırıyor.. İnsanların hepsi şaşkın. Hepsi telaşlı.. Doğa ise kızgın. Deprem ile hayatlar suskun. Dinçer Dayı |