Eyvah Dün Zamana Yenildi An...
Tükenmek nedir bilmeyen bir hasret içinde,
Ne sen eski sen sevgilim nede ben eski ben, Her ne kadar yüreğim senden yana olsada, Kan gölüne dönmüş bağrı simemde boğulsamda, Ayrılığa şartlanmış kahrolası sol yanım asla der, İkiye böler esaretinin prangalarıyla çürümeye mahküm beni, Çaresiz limansız bir gemi misali mechule yol almaktayım... Her ne kadar dört mevsim avazım çıkana kadar, Dün gibi seni sevdiğimi haykırmak istesem de, Çaresiz aklıma düşen yaptıkların beni deliye döndürüyor, Hangi yaban elde neler ettiğini görmeden sesini duymadan, Ellerim avuçlarında olmadan her bir ıssız anımda, Sen vefasızı satırlara döker iken sorarım kendime, Acaba o şimdi kiminle ne eyler bende onun aklındamıyım derim... Her bir anımda çıkmazları yaşar iken ben, Bir an olsun sen olan bitenleri unuttup çareler arıyormusun, Her kapın çalışında benim gibi seninde yüreğin acıyormu, Hüzünlü bir şarkı eşliğinde yaşlı gözlere boyun eğmiş kirpiklerle, Oturuyormusun buğulu bir cam kenarına, Benim seni başkalarına benzettiğim gibi, Sende başkalarını bana benzetiyormusun yıllar sonra neyin hesabındasın... Söylemiştim sana artık geri dönüşü olmayan bir yoldayım, Her ne kadar gece ayrı gündüz ayrı eksikliğini his etsemde, Özleminin harıyla sevdanın koruyla alev alev yansamda, Yaşanmış o güzel anları mazi bahçeme güneş saydım, Bir birimizi yabancı saydık terimizi tenlerimize haram kıldık, Artık ne sen dönebilirmiyim diyebilirsin nede ben gel diyebilirim, Son kez bir birimize seni seviyorum deyip unutalım yaşanmışlığı...! Ayrılıkların Şairi Osman Dastan © 07 / 01 / 2022. 05:00 |