Renklerin dilinden
Renklerin dilinden
Hercai gönlüme düşen mavi bir gülüştün Efsuni bakışlarında yaşamın sırrını aradım Sürüklendim peşin sıra en kuytu sokaklara İzini sürdüm kentin varoşlarında, tarihi yıkıntılar arasında Viran bağlarda yeşilimsi bir bakıştın Usulca gövdene yaslanırdım katre katre gönlüme akardın Kapanmaz yaralarım vardı, sevginle bir bir sardığın Büyülü bir iklimin vardı sende tutulur kalırdım Yitirilmiş esrik karanlık bir gecenin koynunda kırmızıydın Tutkulu bir ateş topu misali bağrımda alev aldın Başladı kollarında kan ter içinde apansız bir sürgün Yıldızlar eşliğinde ay ışığında yürüdük verandaya Sarmaşıklar misali ve üryandık Dağ çiçeklerinin kokusunu yüklenmiş güneyli rüzgarlar İnceden inceye nemli tenimize dokunur ürperirdik Gecenin kara pelerini sessiz ve sakin üzerimizi örterdi Bir de karanlığın müdavimleri, canlı cansız varlıklar vardı Bilinmeyen sırların, kör, sağır tanığı onlardı Ardından sevdamız geceye sığmaz, güneş ışınlarına saçlarına dolardı Seninle aşk tadında yeni bir gün başlardı… Robin Erdenci / İzmir- Şakran / Adar. 2018 |