YENİ HÜZÜNLER DİLERİM (SOKAK)
Eski günlerimin geçtiği sokakların birine düşmüştü yolum.
Yolum düştü dediysemde, doğrusu bir şey sanki oraya doğru çekmişti beni. O sıralar o sokağa girmemi gerektirecek bir işim de çıkmamıştı zira. Dedim ya nedenini bilemediğim bir şekilde oraya doğru sürüklemişti beni adımlarım. Normalde hızlı adımlarla yürüyen ben, o sokağa gelince ilginç bir şekilde yavaşlamıştım o gün. İstem dışı gelişen bir şeydi. Hala nasıl olduğunu düşündüğüm ve çözemediğim, garip bir histi. Uzun yıllarımın geçtiği, hatıralarımın çokça olduğu bir sokaktı bu uzun zaman sonra uğradığım Aheste adımlarla ilerlerken ben, sokak konuşuyor gibiydi benimle âdetâ Her köşesi, her metrekaresi başka bir şey anlatıyordu bana. Haykırırcasına. Anılar tekrar canlanmıştı gözümde Sancılar saplanmıştı beynime Bir hüzün arefesinde Rabbimin yardımıyla göğsümde dondurduğum ağrıların buzları çözülmüş, tekrar acı vermeye başlamışlardı. Ama bütün bunlara rağmen O serzenişleri, o haykırışları duymadan Dinlemeden geçemezdim. Bekledim ki sokak bana bütün dertlerini anlatsın ve içini döksün Beni başka yerlere, uzak geçmişe, götüren bir koku vardı o sokakta çözemediğim Bir müddet durdum ortasında sokağın. Yavaşça sağıma döndüm Tam karşımdaki evin bahçe duvarının demirleri yeni boyanmıştı. Fark ettim ki o koku yeni boyanan bahçe duvarının demirlerinin boyasından geliyordu. Daha önce de zaman zaman duyduğum ama bana neyi hatırlattığını çözemediğim o koku. Birkaç adım yaklaştım, dikkatlice baktım. Demirler yeni boyanmıştı ve o yüzden kokuyordu evet. Düşündüm. Ne zaman böyle bir koku duysam Garip bir şekilde geçmişe, çocukluğuma götürüyordu beni. O bahçeye ve duvarının demirlerine bakarken derin bir düşünceye dalmışım bir an. İşte o a’nın içinde metal boya kokusunun bana neyi hatırlattığını anlamıştım Çocukluk yıllarında kaldığım yatılı okulumun koğuşunun ranzalarını hatırlatıyordu. Daha küçücük bir çocukken evimden ayrılıp, gurbete çıktığım ve o koğuşa ilk gittiğim gün, ranza demirlerinin metal boyasını koklamıştım. Hatırladım. Zira onlar da yeni boyanmıştı ve tıpkı bu bahçe duvarının demirleri gibi kokuyordu. Annesiz babasız evsiz barksız geçirdiğim bol acılı çocukluk yıllarımı hatırlamıştım. İşte şimdi anladım sokağın beni neden oraya doğru çektiğini. Acılarla dolu çocukluğumdu beni oraya götüren. Yatılı okul yıllarımın acı dolu hatıralarıydı. Neyse, tekrar yürümeye devam ettim. Sokağın sonuna geldiğimde durdum, arkamı döndüm ve uzunca sokağa baktım. “Allahaısmarladık” dedim. “Bana müsaade, gidiyorum” “Nereye? Diye sordu. “Başka bir hüzüne doğru” dedim. “O zaman sana yeni hüzünler dilerim” dedi. “Eyvallah” dedim. Acılarımı ve hatıralarımı da yanıma alarak Arkamı dönüp yürümeye devam ettim. Çünkü onları orada bırakamazdım... |