Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 99.bölümü
acılar insanın benlik kabuğunu kıran yağmurlara benzer acılar tenimize değen tohumlar gibi bizden taze filiz vermemizi umar insanlığın gözünü gönlünü taze bir bahara açar acının yere indirilişi
ortak hüzünler, ortak kederler bizi birbirimize kardeş eder birbirimizden birbirimize kapılar açar birbirine sırt dönmeye alışkın birbirini yaban bilmeye hevesli insanlar müşterek bir tasanın açtığı yaralar sayesinde birleşir buluşur, tanışır, kaynaşır
acılar kalıbımızdan kalbimize taşır bizi böylece acıyabilir olduğumuzu anlarız kırılgan olduğumuzu fark ederiz aynı yerimizden çatlayabildiğimizi görüp sokuluruz birbirimize birbirimizi ayrı gayrı görürken bir de bakarız ki aynı çaresizliğin eşiğinde aynı yüzün kırışık çizgilerinde bekleşiyoruz
birbirimizi ilgisiz alakasız değilmişiz meğer aynı kederin kıyısında bükmüşmüşüz boynumuzu acıyan yanlarımızı birbirimizden sakladıkça acımaz oluruz birbirimize kırılgan taraflarımızı inkar ettikçe çelikten tunçtan sayarız kendimizi yok sayarız birbirimizi
paylaşılmış acılar ve müşterek kederler aynı insanlık yatağına akıtır bizi bir kez daha tanışırız birbirimizle bir kez daha barışırız devrilir gamsızlığımız, yıkılır alakasızlığımız
işte bu yüzden ortak acıları ve ortak acıların kurbanlarını anarken onların canlarıyla kanlarıyla ödedikleri o ağır bedel bizim canımıza can katar
bizi küskün ve dargın düştüğümüz kuytulardan kaldırır gömüldüğümüz bezginliklerden ve bıkkınlardan çekip alır kış uykusundan uyandırır yüreklerimizi
dünyayı dünyadan ibaret bilenlerin dünyadan ötesine körelenlerin hesapları tutmaz onlar hasat mevsimini bilmezler onlar Allah’tan ve ahret gününden ümitlenmezler
dünya ahretin üzerinde incecik bir tüldür oradan buraya ışıklar sızar buradan oraya ışıklar düşer ayaklarımız gün geçtikçe öbür tarafa kayar dünyada kaybederiz elimizden çıkar sevdiklerimiz
elinden çıkacağız sevdiklerimizin belli ki kaybedeceğiz belli ki kayıp edileceğiz çünkü dünya ahretin tarlasıdır onlar en kıymetli canlarının toprağa düşeceğine razıdırlar bir çiftçinin hoşnutluğu ile can tohumlarını toprağa bırakırlar bir çiftçinin umudu ile azalırlar dünyada az alırlar dünyadan
hasat vaktini bilir onlar daha çoğunu umarlar tükenenin ardında tükenmeyenin bilirler sonların sonunda sonsuzluğa aşinadırlar ahreti gözler onlar
işte bu yüzden, dünyada düşerler toprağa dünyayı düşürürler gözlerinden gözyaşı gibi belli ki her can kurban olmaya değmez ibrahim’in ismail’idir kurban yakub’a yusuf’tur kurban zekeriyya yahya’sını ekmiştir toprağa
imran ailesi meryem’ini adamıştır meryem isa’sını nezretmiştir kurban diye çünkü tarlanın hasadı için toprağa değerli tohumlar düşmelidir çünkü dünyadünyadan ibaret değildir
dünyayı dünyadan ibaret bilenlerin, dünyadan ötesine körelenlerin hesapları tutmaz kurban hesabında onlar kurban pazarına gelmezler onlar hasat mevsimini bilmezler onlar Allah’tan ve ahret gününden ümitlenmezler
* düşman süvarilerinden bir kaçı atlarını sürüp hendeğin bahsedilen dar yerinden müslümanlar tarafına geçmeye muvaffak oldular kendileriyle dövüşecek er dilediler.
içlerinden en meşhuru amr bin abdi vedd idi birçok hadiseler görüp geçirmiş yalnız başına birçok topluluğu dağıtmış cesur ve silahşörlükte mahir bir süvari idi arap kabileleri onu bir bölük süvariye denk sayarlardı onunla dövüşmek için fevkalâde cesaretli ve yürekli olmak gerekirdi bu sebeple kimse ona karşı çıkmak istemezdi
amr döğüşecek er dileyince hz. ali…ya resulallah, ona karşı ben çıkayım müsaade eder misiniz dedi peygamber efendimiz sen otur, ya ali, gelen amr’dır buyurdu
amr, tekrar müslümanlara meydan okudu içinizde muharebe meydanına çıkacak er yok mudur hani, sizin ölülerinize tayin ettiğiniz cennet, nerede karşısına kimsenin çıkmadığını gören amr bütün bütün şımardı ve iğrenç küfürler savurarak er meydanına çıkacak kimse yok mu diye üst perdeden bağırdı hz. ali tekrar cesaretle yerinden fırladı onunla ben döğüşürüm amr da olsa çıkar döğüşürüm ya resulallah
fahr-i alem efendimiz Allah’ın arslanına müsaade etti bizzat kendi eliyle zırhını ona giydirdi zülfikar adlı kılıcını beline bağladı sarığını da başına sardıktan sonra şöyle dua etti
ya Rab amcam oğlu ubeyde bedir’de amcam hamza uhud’da şehid oldular yanımda bir amcazadem ali kaldı sen, onu muhafaza eyle ona yardımım ihsan eyle beni de yalnız bırakma…
hz. ali yaya olarak amr’a doğru yürüdü İki taraf da bu büyük döğüşü seyre hazır bulunuyorlardı zırha bürünen hz. ali’nin gözlerinden başka hiçbir tarafı görünmüyordu amr, sen kimsin diye sordu hz. ali..ben ali’yim diye cevap verdi
amr bu bıyıkları yeni terlemiş olan genci karşısında bulunca bir merhamet ve hafife alma tavrı takındı amcalarından senden başka daha yaşlı kimse yok mudur ben, senin kanını dökmek istemiyorum çünkü baban benim dostumdu diye konuştu
hz. ali’nin ise cevabı şu oldu vallahi, ben, senin kanını dökmek isterim amr, bu cevaba kahkaha ile gülerek bu ağızla bir kimsenin karşıma çıkacağı hatırıma bile gelmezdi
hz. ali’nin sözleri amr’ı çileden çıkarmaya yetmişti kılıcını sıyırıp atıyla onun üzerine yürüdü hz. ali…ben, seninle nasıl çarpışabileyim ben yayayım, sen atlı atından in de benim gibi yaya ol diye teklifte bulundu
amr derhal atından indi ve hayvanı salıverdi öfke dolu bakışlarla hz. ali’nin karşısına dikildi hz. ali, ey amr ben, senin kureyşten bir kimse ile karşılaştığında onun iki isteğinden birisini kabul edip yerine getireceğin hakkında Allah’a vaadde bulunduğunu işittim, doğru mudur amr, evet dedi
o zaman hz. ali…öyle ise, ben seni Allah’a ve resulüne imana davet ediyorum amr, bu, bana lazım değil geç bunları hz. ali …öyle ise bizimle çarpışmaktan vazgeç yurduna dön ve buradan git
amr…ben adayacağımı adamış intikam almadıkça başıma yağ ve koku sürmeyi yasaklamışımdır diye karşılık verdi hz. ali…o halde vuruşmaya hazır ol diye kükredi
amr, yine kahkaha ile güldü …sen, henüz genç bir yiğitsin üstelik baban da benim dostumdu benimle çarpışmaktan vazgeçip dön, geri git seni öldürmek istemiyorum
hz. ali…ama ben, seni öldürmek istiyorum hz. ali’nin son cümlesi, amr’ı son derece hiddetlendirmişti bir vuruşta hz. ali’nin kalkanını parçaladı kalkanı delen kılıç, hz. ali’nin alnını sıyırdı hz. ali şimşek gibi bir hızla yana sıçradı bu sefer sıra ondaydı
amr’ın boyun köküne zülfikarla şiddetli bir darbe indirdi amr’ın başı bir tarafa, gövdesi bir tarafa düştü bir anda feryat ve çığlıklar koptu ortalık birbirine karıştı.
hz. ali ise, Cenab-ı Hakkın bu muvaffakiyeti kendisine ihsan etmesinden dolayı Allahü Ekberdiyerek tekbir getirdi resul-i ekrem ve müslümanlar da tekbir getirince bir anda her taraf tekbirlerle çınladı
kureyş’in diğer süvarileri dehşete kapılarak dolu dizgin kaçmaya başladılar hatta ebu cehil’in oğlu ikrime can havliyle kaçıp giderken mızrağını düşürmüş onu geri dönüp almaya bile cesaret edememişti
bir bölüğe bedel olarak görülen amr bin abdi vedd’in mübareze meydanında düşüp kalması müslümanları son derece sevindirirken müşrikleri fazlasıyla korkutup dehşete düşürdü hatta kureyş ordusu kumandanı ebu süfyan bugün bizim için bir hayırlı iş yok diyerek ye’s içinde hendeğin başından çekilip karargâha gitti
bir gün sonra, müşriklerin tamamı, kurayzaoğulları yahudileriyle birlikte her taraftan Müslümanları çepe çevre sardılar akşama kadar durmadan onları ok yağmuruna tuttular akşam olup düşman çekilince Müslümanlar bir miktar nefes aldılar
münafıklar zümresi, müslümanların maruz kaldıkları bu sıkıntı ve kıtlığı fırsat bilerek onların maneviyatlarını bozucu telkinlerde bulunmaya başladılar muhammed size kayser ve kisranın hazinelerini vadediyor halbuki, şu anda hendek içinde hapsolmuşuz korkudan abdest bozmaya bile gidemiyoruz va’dettiği nerede, biz nerede Allah ve resulü, bize aldatıştan başka bir şey vadetmiyor…
ne var ki, münafıkların bu haince ve dessasça telkinlerinden hiçbiri gerçek mü’minleri hz. resulullahın yanından ayıramıyordu çünkü, onlar, Yüce Allah’ın kendilerine yardım edeceği hususundaki vadine bütün samimiyetleriyle inanmışlardı
Allah’ın takdirine teslimiyetleri sonsuzdu Allah ve resulü uğrunda her türlü musibet ve sıkıntıya seve seve katlanıyorlardı münafıklar ise, tam tersine medine’yi çepe çevre saran düşman ordusunun kainatın efendisi peygamberimizle ashabı kiramın vücudlarını ortadan kaldıracağını sanıyorlardı hatta bunu istiyorlardı
böylece bu ağır imtihanda gerçek mü’minlerle münafıklar birbirlerinden ayrılıyorlardı kur’an-ı azimüşşanın konu ile ilgili şu ayeti ne kadar ibret vericidir
‘yoksa, sizden evvelkilerin başlarına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız onlara öyle sıkıntılar ve musibetler erişti öyle sarsıntılara uğradılar ki onlara gönderilen peygamber ve yanındaki müminler Allah’ın yardımı ne zaman diyecek hale geldiler haberiniz olsun, Allah’ın yardımı yakındır…’
muhasara uzadıkça uzuyordu müşriklerin baskın ve hücumları her defasında müslümanlar tarafından püskürtülüyordu muhasaranın uzaması, her iki tarafı da büyük sıkıntı açlık ve soğukla karşı karşıya bırakmıştı düşman ordusunun at ve develerinin yiyecekleri de tükenmiş hayvanlar açlıkla karşı karşıya kalmışlardı
kuşatma esnasında mücahitler büyük sıkıntı ve meşakkatlere maruz kalıyorlardı harpten önce durmadan dinlenmeden hendeği kazmışlardı o biter bitmez de harbe girmişlerdi bu bakımdan oldukça bitkin ve yorgun idiler ayrıca açlık sıkıntısı da çekiyorlardı hava da oldukça soğuktu
huzeyfe (r.a.), muharebenin sadece bir gecesini şöyle anlatır biz bir tarafta saf bağlamış oturuyorduk ebu süfyan ve ordusu üst tarafımızda kurayza yahudileri de alt tarafımızda idiler
bunların Medine’deki çoluk çocuğumuza baskın yapmalarından korkuyorduk hiç böylesine karanlık, böylesine fırtınalı bir gece geçirmemiştik rüzgar sanki ıslık çalıyor karanlıkta hiçbirimiz uzattığı parmağını bile göremiyordu biz üç yüz küsur civarında idik tek tek Allah resulünün yanında nöbet tuttuk
çarpışma öylesine şiddetle devam ediyordu ki resul-i kibriya o günün öğle, ikindi ve akşam namazlarını bile vaktinde kılma imkan ve fırsatını bulamadı daha sonra, o günün öğle, ikindi ve akşam namazlarını ashabıyla birlikte kaza etti her iki taraf da, açlık, yorgunluk, soğuk , netice alamamaktan gelen sıkıntılarla bunalmıştı
müşrik ordusu son defa, var gücü ve bütün şiddetiyle hendeğin her tarafından hücuma geçti çarpışmalar çok şiddetli oluyordu karşılıklı ok ve taş atışları ile taraflar birbirlerini yıldırmak ve püskürtmek istiyorlardı
harbin bütün şiddetiyle devam ettiği bu nazik anda resul-i kibriya efendimiz, ridasını üzerinden yere atıp, ellerini Kadir-i Mutlak’a açarak şöyle dua ediyordu
ey kur’an’ı indiren, hesabı en çabuk gören kavim ve kabileleri bozgunlara uğratan Allah’ım onlara karşı bizlere yardım et Allah’ım Sen bu bir avuç müslümanın helakını dilersen artık Sana ibadet edecek kim kalır…
o gün çarpışma bütün şiddetiyle devam etti. artık hava kararmış, taraflar karargahlarına çekilmişlerdi gecenin karanlığında hz. cebrail (a.s.), gelerek peygamber efendimize düşman ordusunun bir rüzgar ile perişan edileceğini müjdeledi.
müjdeyi alan resul-i ekrem iki dizi üzerine çöktü ellerini kaldırarak nusretini ulaştıran Cenab-ı Hakka şükrünü şöyle takdim etti …bana ve ashabıma merhametinden dolayı sana hadsiz şükür ve hamd olsun Allah’ım.
cumartesi gecesi idi. geceyle birlikte, müşrik ordusunun bulunduğu sahada dondurucu bir rüzgar gürlemeye başladı bu, en soğuk kış gecelerinde esen dondurucu bir rüzgardı müşriklerin gözleri toz ve toprakla doldu kap kaçaklar uçuşuyor, çadırlar sökülüyor atlar, develer birbirine karışıyor gözler birbirini göremiyordu
düşmanı artık müthiş bir korku ,panik havası sarmıştı bozgun evvela kureyş müşrikleri cephesinde başladı askerlerden önce, komutan ebu süfyan devesine atladı hemen göç ediniz, işte ben gidiyorum diyerek mekke’ye doğru yola koyuldu
kavminin ileri gelenlerinin ayıplamasına uğrayan ebu süfyan tek başına gitmekten vazgeçti ve geri döndü ne var ki, artık orduda bozgun havası başlamıştı durdurulacak gibi değildi askeri toparlamak için gösterilen gayretler neticesiz kaldı sür’atle toparlanıp mekke yolunu tutmaktan başka yapabilecekleri hiçbir şey kalmamıştı
öyle de yaptılar sadece takip edilmekten korktuklarından henüz o sırada müşrikler safında müslümanlara karşı savaşan amr bin as ve halid bin velid 200 kişilik bir süvari birliği ile geride kaldılar
kureyş müşrikleri gerisin geri kaçınca, kendileriyle ittifak etmiş bulunan diğer kabileler de ordugâhtan ayrılıp yurtlarına döndüler efendimiz ve müslümanlara yapılan bu İlâhi yardımdan kur’anı kerimde şöyle bahsedilir
‘ey iman edenler. hatırlayın Allah’ın size olan nimetini ki düşman orduları size saldırdığında biz onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik o zamanAllah sizin yaptıklarınızı görüyordu…’
müşrik ordusunun hiç bir müsbet netice alamadan eli boş döndüklerini, kur’an-ı kerim bize şöyle haber verir
‘o kâfirler umduklarından hiçbirisine erişemeden Allah onları öfkeleriyle birlikte geri gönderdi mü’minlere de savaşı kendilerinden uzaklaştırmak için Allah’ın yardımı kafi geldi Allah dilediğini yapmaya kadirdir O’nun kudreti her şeye galiptir…’
bir ay kadar süren çetin bir çarpışma ve muhasara Allah’ın yardımıyla sona ermişti düşmanlar perişan edilirken müslümanlara da rahat bir nefes alma imkanı doğmuştu küffar ordusunun bu dönüşü artık bütün dönüşlerin başlangıcı sayılacaktı bundan böyle müslümanlar üzerine yürüme cesaretini kendilerinde bulamayacaklardı
bedir, uhud ve hendek gibi üç büyük savaşta müminlerin ne derece kuvvetli olduklarını onları bundan böyle mağlup etmenin kolay olmayacağını anlamış oluyorlardı
gerisin geri dönen müşrik ordusunda hakim hava ümitsizlik, keder ve üzüntü iken müminler arasında tam bir bayram havası yaşanıyordu herkes memnun ve mesrurdu bunca yorucu çalışma, sebat ve cesaretle çarpışmanın neticesini böylesine güzel bir surette elde etmekle gönül huzuru içinde Rablerine hamd ve şükür ediyorlardı
resul-i ekremle birlikte mücahitler bayram havası içinde hendek’ten şehre döndüler bu muharebede mücahitler yedi şehit vermişlerdi kafirlerden ise dört ölü vardı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hasat vakti şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Hasat vakti şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bu harika anlatımlar içi çok teşekkürler sn.redfer.İnanmışların çoğu bilir Hz.Peygamberimizin (s.a.v.) bütün mücadelelerini ama bir şekilde bilmeyenler için harika bir öğrenme fırsatı bu harika gayretiniz,emeğiniz. İmrenle okuyup,takip ettiğim harika bir seri şiirler katarı yoluna kusursuz devam etmekte,edecek de inşallah... Kutlarım emeğinizi. Selâm ve saygımla,esenlik dilerim.
Çok çok teşekkür ederim İdris Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Özkan Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Mehmet Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim” Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Çok çok teşekkür ederim Şükrü Atay Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Ne güzel demişsin, ölüyle şehid... İşte ölüm farkı. Ötelere varış farkı.
Efendimize salât ve selâm olsun. Aline ashabına selâm olsun. Bu nadide anlatımın sahibinden Rabb'im razı olsun. Allah dü Cihanda aziz eylesin. Çok saygımla Üstadım.
Çok çok teşekkür ederim Deniz Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Şamil Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Nurettein Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
Çok çok teşekkür ederim Osman Bey Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
çok güzeldi,çok çok doğru, öğüt sevgi ve iözlem vardı, Hakikat vardı, o çok güzel yüreğine sağlık Üstadım , ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü kutluyorum Dualarımla selamlarımla
Çok çok teşekkür ederim Abdülkerim Üstadım Samimi duygularınıza, yorumunuza canı-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Temennilerinize inşaallah diyorum İyi ki varsınız .
Hayatın bütün güzellikleri ve mutlulukları yanınızda olsun, gönlünüzden huzur ve sevgi hiç eksik olmasın, Bütün güzel dilekleriniz gerçekleşsin inşaallah ,
İmrenle okuyup,takip ettiğim harika bir seri şiirler katarı yoluna kusursuz devam etmekte,edecek de inşallah...
Kutlarım emeğinizi.
Selâm ve saygımla,esenlik dilerim.