HASAN EMMİ
HASAN EMMİ
Gır atın örkünü çözmüş gidiyor Sırtında abası nahır güdüyor Elinde nacakla asma buduyor Yornuklan şuraya gel Hasan Emmi Sırtında şelekle odun getirir Sabahın köründe malı götürür Yazın göçer yaylalarda oturur Tatlıdır dillerin bal Hasan Emmi Gırkmış goyunları yazın başında Haram gazanç yoktur bişen aşında Evlat acısı var yanık döşünde Altına sereyim çul Hasan Emmi Gövermiş elleri garı kürüyor Zobada yahacak odun gırıyor Yalınız başına sufra seriyor Mıkıs değil elin bol Hasan Emmi Altı gızı vardı hep gelin etmiş Üç oğlunun hepsi bir bir terk etmiş Gırk yıllık avradı ölüp de getmiş Ağlama gözünü sil Hasan Emmi Dünya malı gayrı nemeerek dersin Cağdaki ırbıkla yüzünü yursun Gara guşganayı ocağa gorsun Hiç bilmez içini el Hasan Emmi Horuz ötümünde suya gelirsin Peşkirin boynunda abdest alırsın Vaktini geçirmez daim bilirsin Durma namazını kıl Hasan emmi Derdini dökmezsin kalsan da naçar Allah isterse her kapıyı açar Ser verir sır vermez dersin ki geçer Yen içinde kalır kol Hasan emmi Gelinlerin çocuk gimi tazirler Kızların acımaz seni üzerler Hersinden ağlasan hepsi kızarlar Dilerim mahşerde gül Hasan emmi Derler emmin bıldır çor’a dutuldu Tarlanın tapanın hepi satıldı Sığmadı oğluna evden atıldı Gene mi göründü yol Hasan Emmi? Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ |