NİLÜFER
Çatı uçuran bir fırtınanın soğuğunda
Sen avuç,avuç içerken kaygıyı Ürkek,gergin,umutsuz Bir durgun suda nilüferdin Ağacın yeşilinde Göğün mavisinde gördüm seni Bilmiştim ki sevmek idi can simidin Huzurun için köprü ettim kendimi Beni sev demiştim Sev beni Senin sevmeye ihtiyacın vardı Benim de sevilmeye belki de... Uzattım ellerimi, Unuttum kendimi Kayboldum derinliğinde, Esirin oldum Niye sevdim ki seni,neydi emelim Pişman mısın dersen; inan ki değilim Dindi mi fırtına, kesildi mi rüzgar Kırık pencerenden güneş girdi mi Yüreğin ısındı Gerçekten sevdin mi beni Ben kendime dert anlatamazken Koca çınarda kuşum oldun Düz yolda yokuşum oldun Geçmişimle sevdaya bakışım oldun Niye sevdim ki seni neydi emelim Pişman mısın dersen; inan ki değilim Şair gerçeği değil hayali söylermiş Gerçek acımasız,fırtına,kavuran güneş Ben sükunet havuzuyum Sığınma odası Gönül’e sultan karargahıyım Kaygılara mezar Kervanlara sarayım ben Geçmişte Yunus,Abdal,bu günde “Mevlna”yım. |