ÇIKMAZ
Rüyalarıma geliyorsun
rüyalarımı gösteriyor rüyalarımı yoruyorsun en mahrem yerimdir oysa rüyalarım en ulaşılmazım sense rüyalarıma giriyor rüyalarımı görüyorsun gözlerinde başlayıp gözlerinle bitiyor düşistan kazılarım. her düşün başında idamı yaklaşan sevdamı, sevdalı bir giyotinin düşüşünü arz ediyorum sana. yüreğimin kan içinde üşüyüşünü yeniden… ve uzu:n uzun... hep arzuladığım düşünümsüz sözleri söylüyor gülümsüyor gülümsüyor ve gülümsüyorsun Çin Seddi’nden daha çetin bir geceyi aşmışlığın mükâfatı bu olmalı diyorum ve bitişim noktaları iki dünyanın iki ucuna çekilmişçesine ger-gin dudaklarımı, Eros elindeki heyecanında bırakıyorum bir okun. işte mutluluk diyeceğim işte bahtiyarım ki gözlerimi hissediyorum birden aklıma geliyor dirileceğim yeniden kesiliyor göbek bağım uyku ki yavuz hırsızdır kendisi çaldığı yetmezmiş gibi uğruna kıvrandığım gecemi bir de utanmadan tırmanıp ta tepeye tebbesüm fırlatacak oku kırıp da tam ortasından savururak benden çok öteye kördüğüm ediyor bilmecemi ve bakıyordum arkasından... işte o an... döndüler... beynim! .. ayak bileklerim! .. ve kirpiklerim! .. kuyu kazar iğnelerle söküldü yerlerinden coşturdu akını komutan denen kişneyerek nokta başlı bir at ruhumla kını beden ayrıldı biribirinden öz kemiğiyle olunarak kat ve Ç’lerden kurulu bir tabur çizmeye çengellemeye ve çürütmeye koyuldu beni ardından s’ler geldi —ki onlardı en güzelleri. Sen’di ve Seda’ydı da çünkü aynı zamanda- sesimi serimi ve sevdamı hapsettiler kıvrımlarına. sonra tüketip onları mırıldandı dudak. mırıldandı yanarak: Ç’ler çıkmazlarımdır S’ler kıvrımları bu sevdanın. yani aslı işin: “Tanı yoktur bir şafak Sonu yoktur bir ÇIKMAZ SOKAK” 16 mayıs 2008 kayseri |