elsiz, ayaksız -insan karkası beş para yangın yemiş taşların dediğini tartsak bir boy kılıç yutulur da sürekli alışılmaz yine de çeliğe benim sana ettiğimi deme birer kavruk anadoluyuz sonuca kışları günden güneş çalar, yazları serinlikten bir akşam pay almam senden, lokmalar derdinden, yutkunulamayan bir açlığın hikayesi olur dudaktan dudağa dokunamayan seslerin göğüslere çivilediği izdiham ayaklar altına kalıp ölürüz çüreyen düşünceler kaldırım kreşlerin yaşam dolusu koşusunu hatırlatır morglar benim sana ettiğimi söyleme yürüyen, konuşan duvarlar devrilmesin üzerime toprağı, suyu anmanın yedisi avuç açtıkça unutuluyor isimler kapalı gözlerimle bulurdum dün seni bilinen tüm şeylerle şimdi varılamıyor hasrete ş- |