Altmış Beş Yaş...
.
Anca buldum aklın kutlu nurunu, Altmış beş yıl sonra ben bu yaşamda... Yaktım beynimdeki kulluk urunu, Artık ağam, beyim de yok, paşam da... . Dogmayla doluymuş zihniyet torbam, “Ben”sizmiş giydiğim şahsiyet urbam... İçimdeymiş meğer hidayet türbem, Boşa aramışım Bağdat’da, Şam’da... . Faydasız içi boş sarıkla, hırka, Hayvan dostlar sahip en güzel kürke... Yarmaya kalkmadan bir kılı kırka, Muhabbet meyim var, gönül şişemde... . Çürüdükçe tene öz veren maya, Başlarmış kişi kem gözle bakmaya... Zayıfı kakmaya, aczi yakmaya, Elimde süngüm de yoktur, maşam da... . Tartmadan başları usla bir kere, Yükleriz her suçu derhal kadere... İnsanın insanı güttüğü yere, Tek bilet kalmadı idrak gişemde... . Dünyanın yılları baharlı, kışlı, Hayatın yolları düzlü, yokuşlu... Bazen öznel, bazen nesnel çıkışlı, İçimde hüznüm de vardır, neşem de... . Empati ayarlı adalet ibrem, Hoşgörü duyarlı gönül kalibrem... Mümkünle yetinmek, mutluluk şifrem, Şimdi sığındığım sakin köşemde... . Veli BOSTANCI (Ankara, Ağustos 2022) |
Emeğine yüreğine sağlık kalemin susmasın
_____________________Selamlar