GAM.
Zamanın acı zehrini kimler içer
Boğulurum burgacında tesellisinin Kanatsız bir iblis çırpınır içimizde Dövünür girdabında kırılır kadehler Durmaksızın dişler lime lime Çiğ aç ve de obur! Kazan kara kanım kara ten kara Donuk gözüm tan kara. Dinmez acılar sığınağında hep yetim Ağlamak, dövünmek, ağıtlar yakmak çare midir? Yangın yeri yüreğim! Bilmiyor görmüyorlar ey oğul Ateş düştüğü yerde küllenir diyerek Gözyaşlarını akıtan ey ana. Yazılmamış söz ve de şiir Söylenmemiş bir teselli arıyorum Bulsaydım inan ki bilseydim eğer Bu naçiz ozanın bedeni neye değer Dilerdim ki hiçbir anne acı yaşamasın Sınamasın Mevla’m evlat acısıyla Derin yanmasın. İzsiz tarihten anılar barınır ana yüreğinde Uykusuz gecelerine nice yıldızlar sığdırdın En parlağına dilek tuttun Mevla’dan Büyüttün gözlerinden de esirgeyerek Ak sütünden emzirip besleyerek. Hiçbir kem söz olmadı lügatinde Dünya elem ıstırapları yüklendi (s)ana Lavlarını boşalttı kader niyetine Soldu benekli al güllerin Yüreği toprağına ekildi gam. Ket vurma ey ana bırak aksın Silme gözyaşlarını alev almasın Taze bir tomurcuk gibi düşecek aynalara Damlaların buğusu Loş gölgesinde arayacaksın Söyleyemediğin o esrarı gizi İdama mahkûm sanığa son sualinde Dilinden çıkmayan son sözü gibi. Düğüm düğüm burkulacak sarsılacak! Acılı yüreğin her defasında kâğıt gibi yırtılacak Keskin bakışların gözbebeklerinden Bir kama gibi parlayacak. İşte o gün secde hali melekler Serecekler cenneti ayaklarına Kaderine mahkûm yalan dünyanın Kalmayacak tek nebze izi Dinginleşecek gök kubbe Bu tatlı umman. |