Gecenin SütüUzunca ara verdim şiire Yaşanmamış acılar peşindeydim Sevdanın peşinden göç ettim bin şehire Geceye tuzak dildeydim Bir kartopu attım cehennemime Kimse ölemezdi / sana öldüğüm kadar Uzun bir baygınlıktı ölüm Giderek üşüyen tenimdeydim Simsiyah sustuğumda dilinde Yanardı tüm renklerim Dirilirdi baş ağrısı dipsiz gece Kuğuların vurulduğu düşteydim Mola verirken eski şarabın hüznü Taş kesmiş ütüsüz yüzümde Sendin gecenin sütüyle beslediğim Geçmiş gelecek kavşağı gözlerindeydim Çok azdım senden önceleri Sana hiç söylemedim Yalnızlıktan ölür deniz fenerleri Bu gün de / sen varsın diye ölmedim.. (ev hali işte.. darmadağın bir yatak, biraz yalnızlık, bolca hüzün.. çay içmeye gelen sıkıntılarım.. sabahleyin eski acıları yıkadım elde, anıları havalandırdım, yumurta pişirdim güneşte, yüzümü ütüledim.. sesler uzayda kaybolmuyor, bilirsin. koşup uzayın öbür ucuna, sesini dinledim.. bu gün de sırf senin için ölmedim.. ay ışıklı sevincim / gecenin sütüyle beslediğim.. ev hali işte.. her şeyde olup hiçbir yerde yoksan, dokunamadığım yerde başlıyor uzak.. ve gecenin dilindeki tuzak.. yol ucundaki kararsızlığım.. ah! sevişirken nasıl da delirirdi sularımız.. umudun elleri hala yumuşak.. ve sen, son yaktığım tövbem. artık gelemem. yalnızca bil, her gidişinde, daha çoğum kalıyor sende.. söyle, bilir misin? , “ artık acıyı duymamaktır yalnızlık.. ”) Martı sesi çizdim deniz koksun diye kefenime Gözlerinden çelenk yaptım Ölüm kolay gelsin diye / Tenime.. |