Kösten Emekli DeveOsmanlı ordusunun dünya bilir ününü; Mazi senin kökündür, iyi öğren dününü! İnancından güç alır, coşardı mehteriyle; Korkusuzca savaşır, ordu her neferiyle. Mehterde kös sesleri, mahveder düşmanları; Küffar siner korkudan, donuverir kanları! Tokmağın gümbürtüsü ortalığı inletir; Türk’ün yürek sesini, tüm cihana dinletir! Düşmanlar gürültüden vaktiyle çok şaşırmış; Bu kocaman davulu ancak deve taşırmış… Kös taşıyan bir deve, doldurunca miadı; Verirler beratını “emekli” olur adı! Hürdür beratlı deve, otlar nerde isterse… Kimse mani olamaz kâğıdını gösterse! Bağ bahçeye destursuz keyfince dalabilir; Beğendiği bir yerde, isterse kalabilir! Biri “öte git” dese çarptırılır cezaya! Kim katlanır böylesi işkenceye ezaya? Bir gün, fermanlı deve, tam ikindi üzeri; Girivermiş bostana; aratmamış dozeri! Garip bir köylününmüş dalıp çıktığı bostan… Silmiş süpürmüş deve, bostancı bitmiş yastan! Çıkarmak istese de, gider mi melun hayvan? Bağı mahvolmuş gitmiş fakirim kalmış yavan! Deveye vursa olmaz, taş atsa ceza alır; Ne yapsın garip adam; ortada öyle kalır! Akıl etmiş nasılsa bir teneke bulmayı; Devenin arkasından gürültüyle çalmayı… Çalsın dursun garibim, deve oralı değil; İstersen tenekeyi kulağında çal, eğil! Bahtı kara fakirim ne yapmışsa nafile; Deve hiç tınlamamış; dönüp bakmamış bile! Güngörmüş bir ihtiyar görünce vaziyeti; Seslenmiş bostancıya; teselliymiş niyeti. “Otuz yıl kös dinlemiş, tenekeye aldırmaz; Senin çıkardığın ses, tek tüyünü kaldırmaz!” Oracığa yığılır zavallı adamcağız; Hayretten, yorgunluktan, açılıp kalır ağız! Boynu zaten eğriydi, kulaklar kösten sağır; Bu deve laf anlamaz, bağır Muradım bağır ! Torpillidir bu deve hiç kimseyi takar mı? Bağ beleş bostan beleş, kovsan bile çıkar mı? Ne söylesen anlamaz, vurdumduymaz kaygısız; “Emekli deve” gibi hem kaba hem saygısız! Murat CANBOLAT |