Felâket Tellalı
Sabahın kör karanlığında
Mideme çöken Garip bir ağırlık bu. Felâket tellallığı Yapan zihnimin Cilalı masasına serilen Sorunları yok etmek Beceriksiz bir çaba. Aylak bir izleyici gibi Seyrediyorum Kalbimin parmaklıklı Pencerelerinden olup biteni. Bir dikişte içilen yeminler İpek mendile sarılan Gümüş sözler Kızgın demirle Kalbe damgalanan Sükûtun altın harfleri. Alayı Kalbimin kırılan cam Şıngırtısı sesine Harmanlanıyor. Bastırılıyor Sessizliğin tutamağı Temeli berk kelimelerin sesi. Girdaplı gri bir denizde Düzinelerle gemi olsa da Kendini boğulmaktan Kurtaramayacak hissi Gözleri yuvalarından Çıkmak üzere olan Cesareti kırpılmış halimin Dört bir yanını sarıyor. Her an sessizce İçime sıvışacak ve bir daha Çıkamayacak gibiyim. Ay ışığında gördüğüm Siluet kimin? Kendimle kıran kırana Savaşan benim mi? Hayatla kavgamın harareti Sönecek derken Zihnimde cirit atıyor Menfi fikirler. Üzerime temiz pak Giydiğim elbiseler Kahverengiye çalan Sularını ruhumun Berraklaştırır mı sandın? Eylül Ak |
Emeğine yüreğine sağlık
________________________________Selamlar