ÖLÜ EVİ DÜĞÜN EVİ DEĞİL'DİR!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bakınız; Konuyla ilgili Kırşehir İlimizin,Özbap beldesinde,
Belediye ne yapmış! ............................Bu Bilgiler Alıntıdır.............................. * Özbağ Belediyesi , cenaze yemeği verilmesini yasaklayınca , müthiş yankı uyandırdı. Meğer ’’Cenaze Yemeğinden’’ rahatsız olan ne kadar insan varmış ! Hal böyle olunca gazetemizin sosyal medya hesabı üzerinden anket yapıldı. Ankete yaklaşı 2 bin 300’e yakın kişi katıldı (oylama devam ediyor).Ankete katılanların %86’sı bu geleneğe son verilmesini istiyor. Aslında gelenek doğru ama uygulaması yanlıştı ! Bu yüzden de insanlar ’’ Cenaze Yemeğinden’’ rahatsız olmaya başladı. ’’Cenaze Yemeği ’’ Türkler’e ait çok eski bir gelenektir. Eski Türk Geleneği olan ’’Yuğ Töreninden’’ kalmadır. Geleneğin gerçek adı ; Ölü Aşıdır ! Divan-ı Lügat-it Türk’de bu yemeğe ’’Yuğ Besen’’ denmiştir.Uygurlarda ’’Üzüt Aşı’’ adıyla bilinir. Anadoluda ’’Can Aşı , Can Helvası , Kazan Takırtısı’’ olarak da bilinir fakat asıl ismi Ölü Aşıdır. Ölenin ruhu rahat ettirilmezse dirilip hayattakileri rahatsız edeceği inancından kaynaklanan bir uygulamadır. Türkler Anadolu’ya geldiklerinde tamamen Müslüman değillerdi.Bunların arasında ’’ Şaman’’ inancına sahip olanlar vardı.Hatta o Şaman İnancına sahip olanlar ’’Alevi’’ inancına sahip Türklerin atalarıdır. Müslüman olan Türkler de ilk zamanlar eski geleneklerini devam ettirdiler. İlk uygulama şu şekildeydi ; Cenazeden sonra büyük bir sofra hazırlanır , yiyeceklerin yarısı yakılarak ölüye , diğer yarısı da törene katılanlara dağıtılırdı.Benzer törenler 7. gün mezar başında , 20. gün evde , 40. gün tekrar mezarda olmak üzere tekrarlanırdı.En büyü tören ölüm yıl dönümünde yapılırdı. Ölenin eşi büyük bir ziyafet hazırlar , ölüye ve misafirlere sunduktan sonra mezarın çevresini 3 kez dolaşarak ’’Ben seni bırakıyorum’’ der ve yeninden evlenmeye hak kazanırdı. İslamiyetten sonra da görülen cenaze akşamı 40. gün ve 52. gün mevlit okutulup pide , şeker , helva veya lokma yapıp dağıtma bu geleneğin uzantısıdır. Anadolu’da, geçmiş ruhlara okunan dualarda birinden iyilik istenirken söylenen ’’ölmüşlerin canı için ’’ , ’’ölmüşlerin canına gitsin’’ deyimleri de yine bu gelenekten türemiştir. Daha sonra ölü evinde ateş yakılmaz inancı ile birlikte cenaze evinde verilen yemekler komşular tarafından hazırlanarak getirilmeye başlandı. Taziye süresi boyunca komşular evlerinde yaptıkları yemeği taziye için gelenlere yedirir hatta kalan bulaşık bile yine komşular tarafından yıkanırdı.Bu süre boyunca herhangi bir işe cenaze sahipleri elini bile sürmezdi. Bunu yaparken de küskünlüğe veya barışıklığa bakmazlardı. Komşular bununla da kalmaz acısı henüz taze olan cenaze sahiplerini yemek yemeye zorlarlardı. Taziyeye gelenlerin ise eli mutlaka dolu olurdu. Fakat bu gelenek zamanla cenaze sahibinin yükümlülüğüne dönüştü. Evde yemek hazırlayacak durum olmadığı için de ev sahibi ev yemeği yerine pide ve ayran vermeye başladı. İşte insanların da istemediği uygulama bu uygulamadır ! Doğru olanı ; cenaze sahibine yüklenmeyen , imece şeklinde komşuların yemek yaparak ölü evinde verilmesidir. Küskünlüğe veya barışıklığa bakılmadığı için insanları kaynaşmasını ve yardımlaşmayı sağlardı.Böylece toplum da birlikteliği de güçlenirdi. Bu gelenek Anadolu’da her ne kadar şehirlerde olmasa da kırsal ve belli bölgelerde hala devam ediyor. Keşke ’’Cenaze Yemekleri’’ eskisi gibi olsa.Küskünlükler sona erse... İnsanlar daha çok kaynaşsa... Ama bu çok zor görünüyor. Belediyelerin bu uygulamaya son vermek yerine devam ettirilmesi adına elini taşın altına sokması düşüncesindeyim. Esenlikler... * Şimdi Şiirimizi okuyalım ve konuyla ilgili düşüncelerinizi, lütfen esirgemeyiniz! Çünkü çok önemli bir konu, İnsanlar acısıylamı haşır neşir olsun yoksa gelen insanların midesiyle mi! Sanki sabahtan akşama kadar ölü evinde kalacaklar! Hem kalsa ne olur ki? Acından mı ölecek!
ÖLÜ EVİ DÜĞÜN EVİ DEĞİL’DİR!
Yapmacıktan değil içten ağlayın Acısı yüreğe vuruyor gardaş Piknik mi var ziyafet mi söyleyin? Ortada cenaze duruyor gardaş Bir hikaye daha ansızın biter Bedenden can çıkıp uçarak yiter Dünyaya sığmayan çukura yeter Yüce Hakk ölüm de veriyor gardaş Musallada bir can yatıyor bakın Her kula da ölüm anbean yakın Taziye dileyip sessizce çıkın Yürekleri hüzün sarıyor gardaş Metanetle sükut ile durunuz Son gidişin idrakına varınız Kefeni de yüreği de sarınız Gözler gerçek dostu arıyor gardaş Atamın verdiği vasiyet budur İkram olacaksa bir bardak su’dur Yardım et komşuna meftayı yudur Derin bir acı var yoruyor gardaş Üzüntü var iken geç saadeti Bırak lakırtıyı boş muhabbeti Kim çıkardı görgüsüz bu adeti Kalemim sizlere soruyor gardaş Resuli der;lâzım olan meğil’dir Giden candır yürekleri seğildir Ölü evi düğün evi değildir Kabristana doğan varıyor gardaş ......01.09.2022 Şiir:Resul Civcik"Ozan Resuli"Ayrancı Karaman Fotoğraf;Anonim ___________________________________________ Açıklama; *Meğil; kürek yada kazma. * Seğil; istem dışı titreme. ____________________________________________________ Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s) “Cafer’in ev halkına yemek hazırlayınız. Çünkü onların başına kendilerini meşgul eden bir iş gelmiştir.” hadisi sebebiyle cenaze sahibinin taziye için gelen misafirlere, yemek hazırlaması mekruh sayılmıştır. İşte o yüzdendir ki, Türk adet gelenek ve göreneklerinde, Ölü evine taziyeye gelen kadınlar,üç gün boyunca hatta hafta boyunca, ölü sahiplerine,pişirdikleri,yemek ve ekmeklerden, getirirlerdi.Bulaşıklarını da ölü evine bırakmaz kendileri, kendi evlerinde yıkayıp ertesi gün yine yemek getirirlerdi. Hatta gelen yemekleri de konturol ederlerdi varmı yokmu diye, birde pişirdikleri yemeklerin aynı olmamasına dikkat ederleri. Oysa günümüz Türkiyesinde,sanki düğün evi gibi, taziyeye gelenlere özel pideler yaptırılarak dağıtılıyor. Artık bu yanlıştan vaz geçilmesi ivedilikle gereklidir. _______________________________________________________ Şiirimi Okuyup beğenen hislenen yorumlayan, Şiir sever Dostlarıma,Selâm ve Duâ ile Sevgiler. |