Dergâh-ı Muallâ'ya
Beşerî kanunlarda yeri yok belki amma,
Mücbir sebep olmasa yazmazdım bu kapıya. Cezalar cürme göre, isyanim var nizama, Gözüm yaşla dolmasa yazmazdım bu kapıya. Mahkeme kadılara mülk olmuyor vallahi, Arzuhalim sanadır, senden medet İlahi, Cellat imiş gözleri; yayla, oktur silahı, Bahçemde gül solmasa yazmazdım bu kapıya. Sanki ihlal etmişim hükmü, kamu düzeni, Cürm-ü meşhût üzreyim, kaldırmışım kazanı, Hükümsüz kalan ilâm, usul, erkân bozanı, Savcı, hakim salmasa yazmazdım bu kapıya. Adalet mülke temel, mağdur olmasın millet, Nedir ölü toprağı, nedir baştaki zillet, Biri nimet kaparken, bize mi düşer külfet? İcrâ butlan bulmasa yazmazdım bu kapıya. Müddeî umûmî kim, kadı kimdir, yargıç kim? Davacı, davalı mı, bilmiyorum nitekim? "Sen de haklısın" diyor, Hoca misali hakim, Ceza, tevkif gelmese yazmazdım bu kapıya. Mahkeme-i Kübrâ’ya kalmıştı kavuşmalar, Neden, niçin bilinmez, sebepsiz savuşmalar, Celse celse görülür, beynimde duruşmalar, İnfazımı delmese yazmazdım bu kapıya. Hilaloğlu yazarsa aleyhinde şekvâ çok, Kalemini kırmaya müddeîde fetva çok, Hakka, hukuka sığmaz, beyyine çok, dava çok, Kanun kadük kalmasa yazmazdım bu kapıya. 29.VIII.22 |