gezelim görelim büyük AnıtGEZELİM GÖRELİM BÜYÜK ANIT DA Bir gün gelen bir davetiye İstanbul’ a gitmemizin kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. Sevindim; yakınlarım vardı ve çok özlemiştim." Ne yapalım, nasıl gidelim ?" Diye düşündük , tamda Kırkpınar güreşlerinin zamanıydı. Eşim "önce Edirne’ye gidelim ;oradan geçeriz" dedi. Benim için fark etmezdi ; her nereye olursa gitmeye hazırdım. Teyze kızı ve küçük torunum yola koyulduk, güzeldi yolculuğumuz , yolculuk. Önce Edirne de yeğenimde kaldık iki gece ve güreşleri izledik. Ben ne kadar bu türlü oyunları sevmesem de ..., ne diyeyim onca insan yağlanıp birbirilerine sarılıyor tutabilene aşkolsun. Yağlar dan tutulur mu? Neyse yine koyulduk yola Çanakkale’ ye gelince eşime rica ettim "Buraya kadar geldik gel şehitliğe gidelim; bir daha buralara yolumuz ya düşer ya düşmez" Allah razı olsun kırmadı. Düştük yola da git git bitmez yol bilmez soracak yer yok teyze kızı başladı söylenmeye "Hayyy! sana uyduk da... Nereye gidiyoruz ?" "Yok" dedim." Sabırlı ol göreceğiz." Çare yok gideceğiz neyse deniz kenarında önce Koca Seyit heykelini görünce biraz rahatladı. İndik, resimler çekildik ,yine koyulduk yola böylece anıt sıkıntımız bitti . " İyi ki gelmişiz" dedik. O günlerde kare biçiminde ; sıra ile tüm şehitlerin isimleri ve yaşları yazılı idi. Göz yaşları içinde gezdik, dualar okuduk. Öyle üzüldük, öyle duygulandık ki... çünkü yaşları hep küçüktü. on beş on dokuz çok az vardı yirmi yaşında olan " Rabbim !"dedim. " Rabbim! Bu vatanı çocuklar kurtarmış; henüz bıyıkları terlememiş ,kuzucuklar." Göz yaşları içinde altta olan müzeyi dolaştık, iyi ki gelmişiz diye söylendim size kalsa gelmez diniz . Bunları yazmamın nedeni ikinci gidişimde bu Anıtın etrafındaki küçük kitabeler kalkmış; yerine ay yıldız şeklinde yeniden düzenlenmişti ve her bir şehit askerin adına bir gül dikilmişti. Birinci Dünya Savaşında, Gelibolu Yarımadası’nda hayatını kaybeden (500,000) askerin anısına, bu yarımada günümüzde milli park haline getirilerek, şehitlikler, anıtlar, Arı burnu’nun doğal güzelliği korunmak istenmiştir. Parkın etrafında arabayla dolaştığınızda bozulmamış kıyı ormanlarının yeşil tepelerin, altın rengi kumsalların ve masmavi denizin huzur verdiği atmosferin, vatanlarını korumak için cesurca şehit düşen Türk Askerleri için mükemmel bir dinlenme yeri sağladığı açık ca görülüyor, Anıt Mehmetçiğin M harfini andıran ve yere ağır basan gibi bir görünümde ve altındaki müzesi ile ziyarete hazır. Buraları ziyaret etmek ve geçmişi düşünmek insanı çok üzüyor. Gönlümüzde hüzün ve gözlerimizde yaş ile ayrılıyoruz bu yerlerden Not= anıtın şimdiki hali yine başka üçüncü gidişimde yine değişmiş gördüm beyaz camlarla kabir taşı şeklinde yapılmış ve harf sırasına göre Şehirlerin isimleri ile Şehitlerin isimleri yazılı. Güllerle bezeli bu muhteşem yerden ayrılırken gönlümüzün bir parçası orada kaldı. Öyle gördüm ki buradaki ağaçların bir farkı var sanki canlı gibi geldi bana tabi ki onca insanın kanı kemiği ile beslenmiş dedim. Ve Çanakkale denizinde batan gemileri düşledim ne işleri vardı onca yollardan ölmeye gelmişler diye. Birde yine en güzel yerlerde onların anıtları, nasıl vermişiz nasıl razı olmuşuz. Olmuş işte ve onlarda yılda bir kez Anzak günleri yapıyor ve o günleri anıyorlar. Nelik lerle kurtulan bu cennet vatanın birde kıymetini bilsek. Yolumuz Edirne içimizin tüm acısıyla yola devam ediyoruz. Saat on gibi Edirne ye geldik. Otele indik çok güzel Balta oteli. Geçte olsa bizi beklemişler güzel masalar ve yemekler neşe ile yendi. Ah dedim iki saat önce ağlamaktan şişen bizler şimdi gülüyoruz insan oğlu var ya iki ruhlu oluyor. Sabah kısmetse Edirne de dolaşacağız. AYŞE KARAN not,bu yazdığım uzun yılar önce gördüğüm şimdi ne haldedir bilemem yine değişti mi ayni duruyor mu bilen varsa yazarsa sevinirim sevgi saygıyla DEVAM EDECEK |