Ah Anne Keşke Bir Gün önce Yanına Gelebilseydim...
Ah Anne Ah,
Oyuncağı elinden alınmış çocuklar misali Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Çünkü kemlik bilmeyen gönlümü canı gönülden sevdiklerim, Ha bire rencide ediyorlar. Öylesine ağır laflar söylüyorlar ki dayanmak mümkün değil Her türlü ihtiyaçlarını minnetsiz karşıladığım halde, Bir kez bile işin kolayına kaçmadan “Allah razı olsun” demediler Ne yapacağımı bilmiyor bilemiyorum anne… Varını yoğunu kaybetmiş bir tacir misali çar naçar olmuşum. Karanlık çıkmaz sokaklardayım sanki… Gönül hanemin projektörleri sönmüş yanmıyor. Zifiri karanlıklardan hoşlanır olmuşum. Otuz sekiz yıllık çok sevilen bir akademisyen olmama rağmen, Öz evlatlarım beni sevmiyor yaşam tarzıma saygı göstermiyorlar. Tırnağıma gelmeyenler beni fersah fersah geçmişler. Seyyar satıcılara özeniyorum hatta onlara gıpta ediyorum. Zira sadece onların maddi sıkıntıları var. Evlerindeki mutluluğun resmini benim ben diyen ressam bile tuvaline resmedemez. Bana bir yol göstersinler diye çalmadığım kapı kalmadı. Ah Anne ah, Bu dünya mı zalim yoksa bu dünyayı yaşanmaz hale getiren insanlar mı? Bir itirafım var anne sana. Vallahi de billahi de tallahi de beni anlamayanlardan yoruldum Genç yaşımda yazın kavurucu sıcaklarında oruçlu oruçlu inşaatlarda amelelik ederken, Susuzluktan ağzımda tükürük kalmıyordu ama ben çok mutluydum. Hatta yevmiyemi aldığımda güvercin gibi uçasım geliyordu. Şimdi ise mutluluğun zerresine muhtacım. Çünkü buldukça büyüğünden küçüğüne beni hor ve hakir görüyorlar. Envai türlü tafralarla beni hep dışlıyorlar. Yüzüm her daim asık gülmeye hasretim oysa ben gülmeyi seven biriydim. Boşu doluya doluyu boşa vurmakla gülmeyi unutturdular bana. Ah Anne Ah, sıkıntı ve kederlerimi, gam ve tasalarımı ancak ve ancak sana açabiliyorum. Ömür miadımın çoğu bitmiş sayılır. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyorum. Çok şey bildiğim halde bu sıkıntılarımdan nasıl kurtulacağımı kestiremiyorum. En güvendiklerim beni yarı yolda koyuyorlar. Hatta kalan ömür miadımı bitirmelerinden bile korkuyorum. Başımı vurmadığım taş hal ve ahvalimi anlatmadığım kimse kalmadı. Ama değişen bir şey olmadı olmadı olmadı. Yaşamak çok güzeldir çünkü yaşarken insan daha çok kâmilleşiyor. Yaşamın güzellikleri benden muhacir olalı çok olmuş. Her türlü fedakârlığı tereddüt etmeden seve seve yaptıklarım bile, Beni en ağılı hançer misali sözleriyle beni yaşarken öldürüyorlar. Ama ne hikmetse ölmüyorum ama günah olduğu halde, Ölmeyi canı gönülden arzuluyorum. Ah Anne ah, Çekirdeğin kabuğunu doldurmayan nedenlerden dolayı, Huzursuzluğum ve kendime küsmüşlüğüm her geçen gün artıkça artıyor. Son cümleyi başta söylemek ve bindiği dalı kesmek niye bu kadar kolay Güzel olan her şeyden mahrum yaşamak canıma tak etmiş. Ama bunu bile otuz altı yıllık hayat arkadaşım anlamak istemiyor ben de söyleyemiyorum. Birbirinden zeki birbirinden akıllı beş evladım var. Hiç biri bana hayırlı bir evlat gibi davranmıyor. Eskiden insanlar kıt kanaat geçinirlerdi ama herkes çok mutluydu Mutluluklar şatır bir güvercin misali uçmuş yuvalarından. Fakir mutsuz olduğunda bir anlam verebiliyor insan Ama her şeye sahip olan zenginler niye mutsuz? İşte bunu anlayamıyorum. Anlayamadığım daha bir tomar sorularım var. Ah anne ah keşke bir önce yanına gelebilseydim… 27 Temmuz 2022 |