ACIM BÜYÜK
Sizin yazınız güneşli, sıcak, ılık rüzgar...
Bizim yazımız kışa döndü; buz kestik, kar var. Babam illet hastalığın pençesine düştü. Mutlu güzel günler bir felakete dönüştü. Çiçekler açarken, o yaprak yaprak döküldü. Mevsimler karıştı, hayatlar altüst yüzüstü. Hiç böyle benzi solgun görmemiştim Babamı. Bu donuk bakış, soğuk ayaklar babamın mı? Acil servisten yoğun bakıma sevk telaşı... Başlamıştı o an babamın yaşam savaşı. Dayandık birden yoğun bakım kapılarına. Dolandık hepten kaderimizin ağlarına. Yaşayan bilir, zaman burada yavaş akar. Kapı önlerinde endişeli bekleyiş var. Merak edersin, acaba nabzı atıyor mu? Yoksa ecel geldi de kapıda bekliyor mu? Yoğun bakımdan içeri adımımı attım. Hayallerimiz vardı, geride mi bıraktım? Aklımda ölüm - yaşam arası ince çizgi, Kulağımda çınladı dokunaklı bir ezgi. Aynadaki yüzümde çaresiz bir ifade. Belli ki artık zaman kötü günlere gebe. Hastalığın yayılmasını durdurmak güçmüş. Bir musibet teslim almış, yatağa düşürmüş. "Sağ çıkabilmesi mucize olur" dediler. Bize ümit kırıntısı bile vermediler. Zor günlerde belki bir mucize beklerken ben, Ümidim acı gerçekle yüzleşti erkenden. Yolun sonuymuş, yaşam savaşını kaybetmiş. Babacığım bu fani dünyaya veda etmiş. Paramparça dağıldım, kara haber gelince. Birden ölümün soğukluğunu hissedince. Doktorlar yaklaştı; "Başınız sağolsun" dedi. Gözyaşlarım yanağımdan aşağı damladı. Yoksa kabus mu bu? Biri beni uyandırsın. Son yolculuğuysa biri beni inandırsın. Babamı mı kaybetmişim? İnanamıyorum. Yıkılıyorum, bir yere tutunamıyorum. Duvarlar yürüdü, geldi üstüme üstüme. Bir sancı saplandı o an bağrıma bağrıma. Koca hastane bana dar gelmeye başladı. Yüreğimde kor ateşler, ömrüm durakladı! Nefessim mi kesiliyor, ne oluyor bana? Bu acıyı kaldıramayacağım galiba. Mekanlara sığamıyorum, ruhum daraldı. Fazlasıyla sarsılıyorum, dünyam karardı. Attığım sessiz çığlıklar içimi titretti. Hüzün rüzgarlarım esiyor daha şiddetli. Hikayemiz yarım kaldı, gidip de gelmemek... İmkansız artık bayramlarda elini öpmek. Gidişi erken oldu, nedendi bu acele? Desene söz geçiremezsin ki bu ecele! Ölüm meleği geldiyse ne yapsan nafile. İster kendini yırt, ister sokakta gecele. Toprak altında yatanların hepsi bir delil. İnsanoğlu ölümlerin karşısında sefil! Göğe kapı açılmış, Babammış çağırılan. Babamın selasıymış, camilerde okunan. Cenazesi musalla taşında yatmış, yalnız. Cemaat önünde saf tutmuş, ortalık sessiz. Cenaze namazında keder, hep gözler dolmuş. Melekler de bekler, amel defterini açmış. Son kez ona başını dayadı ailesi. Tabutta bile hala ailenin reisi. Anılarımız gözümde canlandı bir ara. Naaşını elimle indirirken mezara. Mezarı başında toplandı kalabalıklar. Görüyor musun? Devriliyor bir koca çınar! Sarsıntıya dayanamadım ki baba, çöktüm. İçimdeki depremi bu mısralara döktüm. Emekliyordum ben, elimden tuttun yürüttün. İşte son vedan, beni bir kez daha büyüttün. Dediler ki bu alemde sen de ölümlüsün! Güzel insana hayır duayla yükümlüsün. Ölüm herkesin başında, metin ol kalk, doğrul. Tecelli eden takdir-i ilahiyle yoğrul. Başım dumanlı, anılar canlı, boynum bükük. Duygularım sağanak yağışlı, acım büyük! Dünyadan geçti gidiyor babacanlığıyla. Toprak oluyor gönlünün kocamanlığıyla. Ümit Çelik - Haziran 2022 - |
Mekanı cennet olsun İnşallah.
Sabırlar diliyorum.
Aramıza hoş geldiniz değerli dost şair.
Var olunuz.
En içten selam saygımla