GÜLE GÜLE...
Bu sefer gitmek için çıkmıştın kapı önüne
Eğilip ayakkabılarını giydiğinde İki damla yaş aktı gözümden Bağcıklarını bağladığında Hazırdın artık Sen gidiyordun… Bavulunu aldığında eline Sağ elini havaya kaldırıp “HOŞÇA KAL” demekle yetindin Anlıyordum sende üzgündün… Arkana dönüp yolu ele aldığında Sessiz ama duyabileceğim bir ses tonuyla “UNUT” diyebildin Belki ben unuturum unuturum da; Ya sen; sen unutabilir miydin… Sen giderken anlam veremediğim bir rüzgar çıktı Kaybolurken gözden Arkandan uçuşan son bahar yaprakları Damla damla düşen yağmur taneleri Hepsi teker teker uğurladı seni… Ve sıra bende; Sağ avucumda yüreğim Havada asılı kalmış sol elim Bir süre ardından bakan gözlerim Ve derin iç çekişim Duyuramadığım Ve de hiçbir zaman duyamayacağın bir ses ile “GÜLE GÜLE”…(SHR) |