YÜRÜDÜ
Sokağa çıktığında
Kaldırım ıslak ıslaktı. Yağmur inatla çiseliyordu. Birbirine zıt bir sürü düşünce yan yana geldi sokakta. Karışıktı düşünceleri, Karanlığa uzandı elleri, Avucuna geldi hayalleri. Bir yavru kuş sever gibi sevdi onları. Sevdi okşadı, yağmura emanet etti hayallerini. Gecenin yarısıydı. Eline aldığı paketteki son sigarasıydı. Bir iki loş ışık dışında gece katran karasıydı. Sağına soluna baktı. Kibritini çakıp sigarasını yaktı, Derin bir nefes çekti. Ardından bir daha çekti. Ciğerleri dumanla doldu. Sonra olanı biteni izledi. Sonra ileri doğru bir adım attı. Sorularını cevabı yoktu, o buna aldırmadı. Sonra bir parantez açtı. İçine girdi. Parantezi kapatıp, kocaman bir soru sordu. “Neden” Soru sorduğuna pişman oldu, Çünkü çok soru arka arkaya geldi. Ben nasıl bir çocuktum. Günde kaç kez acıktım ve doydum. İlk hangi kelimeyi söyledim. Yoksa sürekli ben mi dedim. Yaş günüm kutlandı mı? Hediye aldım mı? Birini sevdim mi? Adı neydi,kaç yaşındaydı? Bir şey hatırladı, Sağına soluna baktı. İki damla gözyaşı bıraktı. Yağmur hızlandı, Biraz bekledi, iyice ıslandı. Yanından biri geçerken biraz yavaşladı. Utandı. Çünkü yanından geçen kendine benziyordu. Biraz düşündü, Arkasından yürüdü. |